Trafik kazaları, yanan yürekler...

A -
A +

Bayram sevincini birçok insanın kursağında bırakan trafik kazaları, ne yazık ki, hız kesmiyor. Beş gün içinde, 135 vatandaşımız hayata veda etti!..
Bayram öncesinde, Ankara – İstanbul arasında yüksek hızlı tren seferlerinin başlamasından ötürü, milletçe çok sevindik. Büyük bir sirkülasyonun olduğu bu güzergâhta, hem hızlı hem de emniyetli bir yoluculuk imkânına kavuştuğumuz için... Ancak bayram tatili başlayıp, aynı güzergâhta bu defa yer yer otuz kilometrelik araç kuyruğunu müşahede edince, ülke olarak daha çok mesafe kat etmek durumunda olduğumuzu da çabucak fark ettik. Asya – Avrupa kıtalarını asma köprüler ve tüp geçitlerle birbirine bağlamak tabii ki yetmiyor, yetmeyecektir. Marmara bölgesine yığılan büyük nüfusun, ülkenin diğer bölgeleriyle olan sıkı bağları ve yoğun seyahat ihtiyacı, bu alanda yeni çözümlerin bir an evvel devreye sokulmasını zaruri kılıyor. Aksi halde, maddi – manevi kayıpların büyümesini önlemek imkânsız...
Beş günlük bayram tatili daha tam olarak bitmeden, en az 135 vatandaşımız yollarda hayatını kaybetti. Bayram sevincini yaşamak isterken, akrabalarıyla bu sevinci paylaşmayı hayal ederken, hayatından olan insanların acısı nasıl anlatılabilir ki... Temennimiz dönüş yolunda da bu kadar insanın ölmemesi! Fakat karşımızda da kaskatı bir gerçek var. Toplumun refah seviyesi artıyor. Buna paralel olarak hayat standartları ve yaşam alışkanlıkları değişiyor. İnsanlar bayram ziyaretine gitme veya tatil yapma noktasında, her geçen yıl daha büyük talepleri ortaya koyuyor. İlk defa bu sene, bayram tatili dolayısıyla kiralık araçların da tamamı trafiğe çıktı. Ve tabiatıyla şimdiye kadar görülmeyen bir yoğunluk yaşandı. Üçüncü köprünün, ikinci tüp geçidin yahut İzmit Körfez geçişinin bir buçuk – iki yıl içinde devreye girecek olması dahi, geometrik dizi ile büyüyen bu ihtiyaca kâfi gelmeyecek.
İstanbul'dan Bolu'ya kadarki üç yüz kilometrelik aksta, muazzam bir araç kesafeti var. Bunu görmek ve buna göre de çözüm üretmek gerekiyor. Deniz ve demiryolu kapasitesinin öncelikle arttırılması şart! Diğer taraftan, Avrupa ile Asya bağlantısını, Çanakkale boğazı üzerine inşa edilecek yeni bir köprü ile sağlamak da artık kaçınılmaz... Evet, bu projenin bir an evvel hayata geçirilmesi gerekiyor. Ama kalıcı ve gerçek çözüm, ülkedeki nüfus dağılımının bölgelere göre daha dengeli hale gelmesidir. Bu gidişle Edirne'den Sakarya'ya kadar, kesintisiz biçimde yerleşmiş en az kırk milyonluk bir nüfus kesafetiyle yüz yüze gelmemiz söz konusu! Böyle bir tablo ekonomik ve sosyal açıdan hiç de sağlıklı değil. Memleketin diğer yörelerinin de, daha fazla nüfusu barındırır bir hale gelmesi lazım. Özellikle İzmir, Adana, Mersin, Antalya gibi şehirlerin çeşitli açılardan İstanbul'a alternatif olması gerekir. Diğer sanayileşmiş şehirlerin ve deniz kıyısındaki orta ve küçük boy yerleşim yerlerinin de ikincil derecede devreye girmesi halinde, sağlıklı bir denge kurulabilir.
Aksi halde her bayramda ve her tatil döneminde, yollardaki bu perişanlığı sineye çekmek zorunda kalırız. İnsanlar için tabii bir ihtiyaç olan arabaya sahip olmak veya tatile çıkmak, aynı zamanda felaketi için bir sebep olmamalı değil mi?! Sılaya giden vatandaşlarımıza hayırlı yolculuklar,  kazasız belasız dönüşler temenni ediyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.