Son düzlük ve finiş...

A -
A +

Evet, artık bizzat 'Cumhur'un konuşmasına, daha doğrusu nihai kararı vermesine 24 saatten az bir zaman kaldı. Ve bu karara, herkes saygı gösterecek!
Cumhurbaşkanlığı için yarışan her üç adayın kendine göre farklı iddia ve tahminleri olmakla birlikte, en kuvvetli ihtimal seçimin birinci turda tamamlanmasıdır. Gereksiz bazı sert söylem ve siyasi nezaket sınırlarını zorlayan kimi polemiklere rağmen, genel olarak propaganda dönemi oldukça sakin geçti. Aslında daha da iyisi olabilirdi. Fakat bu beklentiyi, artık gelecek dönemlere ertelemekten başka çare yok. Şimdi esas beklenti, bizatihi seçimin kendisinin olgun bir atmosferde geçmesi, en ufak bir gölgeye, şüpheye mahal verilmemesidir. Bu noktada doğrusu herhangi bir tereddüt de söz konusu değil. Evet, yarın akşam en geç yatsı vaktinde, hemen her şey belli olmuş olacak. Halkın verdiği kararı saygıyla karşılayıp bunu hazmetmek, siyasi olgunluk ve dürüstlüğün gereğidir. Aksi bir tablo zaten beklenemez.
Beylik lafı tekrarlayalım: Her yarışın mutlaka bir kazananı ve kaybedeni vardır. Kaybetmek de dünyanın sonu değildir. Siyaset zaten uzun soluklu bir maratondur. Bazen kayıplar, başka kazançlar için tecrübe ve yararlı birikim olabilir... Cumhurbaşkanlığı seçiminin propaganda döneminde her parti ve onun adayı, bir taraftan da kendi durumunu daha net biçimde gözden geçirme imkânı buldu. Bu arada dışarıdan gördüğümüz bazı hususları da belirtmekte fayda var. Selahattin Demirtaş, bölgesel ve etnik siyaset kalıplarını aşıp, ülkenin bütününe hitap eden bir siyasi yaklaşım içine girdikçe, şimdiye kadarki kişisel performansının çok çok daha üstüne çıkma becerisini gösterebildi. Kim ne derse desin, Demirtaş'ın bundan böyle yıldızı daha parlayacaktır... Önemli olan yakaladığı bu çizgiyi, yerel ve etnik birtakım faktörler sebebiyle kaybetmemesidir. Bize göre, alacağı oy miktarından bağımsız olarak; Demirtaş bu yarışta, Ekmeleddin İhsanoğlu'ndan daha etkili imaj çizmiştir. Kuşkusuz burada herhangi bir siyasi pratiği olmayan İhsanoğlu'nun dezavantajlarını da dikkate almak gerekir!..
Ancak, şunu da vurgulayalım ki, Sayın İhsanoğlu akademisyen ve diplomat geçmişinin birikimlerini, nedense başarılı şekilde ortaya koyamadı. Doğrusu kendisinden beklenmeyen birtakım acemilikler ve imajını hayli gölgeleyen gaflar yaptı. Bu durum Prof. İhsanoğlu'nun Köşk yarışı için pek de hazır olmadığını net biçimde ortaya koydu. Her sözün kırk kere ölçülüp biçildiği bir sahadan, birdenbire siyasetin cerbezeli ve fırtınalı dünyasına girince, pusulanın şaşması da kaçınılmaz oluyor. Bu, hayatın gerçeği... Erdoğan'ın performansı için fazla bir şey söylemeye hacet yok. Son on iki yılda hiç düşürmediği, aksine gitgide yükselttiği temposuna rakiplerinin ayak uydurma imkânı gerçekten yoktu. Seçim sonucu da buna göre tecelli edecek gibi görünüyor. Farklı hesap ve tahminlerin olması tabiidir. Ama bu hesabın çarşıya, pardon sandığa uygun olması önemlidir. Söz buraya gelmişken, daha önce TV programlarında beyan ettiğimiz şahsi tahminimizi bir kere daha kayda geçirelim. Erdoğan için yüzde 52-53 bandını telaffuz etmiştik. Bir-iki puan yukarıya doğru opsiyonla birlikte, aynen tekrarlıyoruz. İhsanoğlu yüzde 40 bandını yakalarsa önemli başarı olur. Demirtaş için en üst oran ise yüzde 7.5-8 görünüyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.