Köşk'te yedi başarılı yıl...

A -
A +

Abdullah Gül, siyasi kariyerinin bütün basamaklarında, itidalli üslubu ile her zaman bir denge unsuru oldu. "Sakin güç", bu üsluba uyan bir tanım...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, önceki akşam Çankaya Köşkünde verdiği resepsiyonda, görev süresinin tamamlandığını belirterek, yedi yıllık dönemin kısa bir muhasebesini yaptı ve veda etti. O yedi yılın başlangıcına kısa bir dönüş yaparak, neler yaşandığını hatırlamakta fayda var. Zira günümüzdeki siyasi atmosferden çok, ama çok farklı bir iklim hüküm sürüyordu!..
2007 Yılının Nisan ayı, Türkiye için haddinden fazla sıkıntılı geçiyordu... Bir taraftan Silahlı Kuvvetler cenahından gelen e-muhtıra, diğer taraftan Anayasa Mahkemesinin dünyada bir benzeri asla zuhur etmeyen ucube 367 kararı... Cumhurbaşkanını seçme görevini ifa etmek isteyen Parlamento kilitlenmişti. Vesayet düzeninin yolunu tıkamaya çalıştığı kişi, AK Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül'dü. Kartlar o kadar açıktan oynanıyordu ki, dönemin YÖK Başkanı Erdoğan Teziç; "Çankaya yolunda bir şeyler olur, trafik kazası olabilir..." gibi tehditler savuruyordu. Eski genelkurmay Başkanlarından Hakkı Karadayı, daha sonra kahramanlık sadedinde itiraflarda bulunarak, ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'yu Meclis'e girmemeleri için nasıl ikna(!) ettiğini, "merd-i kıpti" misali anlatacaktı... Nitekim bütün bu kumpaslar sonuç vermiş ve sistem kilitlendiği için, Meclis seçimlerinin yenilenmesine karar verilmişti.
Nisan ayında erken bastıran bu siyasi hararet, Türk halkının ortaya koyduğu sağlam ve sarsılmaz irade ile Haziran'da, ferahlatıcı bir serinliğe dönüşmüştü. Adalet ve Kalkınma Partisi, yüzde 34 olan oy oranını yüzde 47'ye yükselterek, bundan böyle daha muktedir bir iktidar için, gerekli siyasi desteği sağlamış bulunuyordu... İşte bu tarihten sonradır ki, süngü ile mahkeme kararı ile ve her türlü demokrasi ve hukuk dışı mekanizmayı devreye sokarak, yapılan engellemeler tek tek bertaraf oldu. Sayın Abdullah Gül de, Cumhurbaşkanı olarak Çankaya'ya çıktı. Vaka karşı taraf durmadı. Hayrünnisa Gül'ün başörtüsü başta olmak üzere, pek çok bahane ile Gül'ün konumuna gölge düşürülmek istendi. Bu arada, AK Parti aleyhine de kapatma davası açıldı vs. vs. Ama millet siyasetin ve demokrasinin yolunu, çok güçlü biçimde açmıştı bir kere... O güne kadar, her defasında yaşanan Köşk kavgalarına temelli bir son vermek üzere, Cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesi yolu da açılmıştı... Nitekim 10 Ağustos'ta, halktan yüzde 52 oy alarak seçilen Tayyip Erdoğan, Gül'ün halefi olarak bir hafta sonra görevi devralacak.
Abdullah Gül, yedi yıllık Cumhurbaşkanlığı sırasında çok başarılı bir profil çizdi. Bu konuda hakkını teslim edelim. Ayrıca belirtelim ki, Sayın Gül, siyasi kariyerinin her basamağında, bakanlık; başbakanlık ve son olarak cumhurbaşkanlığı görevlerinde iken, her zaman itidalli üslubu ve tavrıyla bir denge unsuru olmuştur. Yeri geldiğinde de, devletin işleyişi konusunda, en keskin şekilde kararlılığını ortaya koymasını bilmiştir. Cumhurbaşkanlığı döneminde, zaman zaman eleştiri oklarına hedef olsa da, herkese karşı tarafsız bir tutum içinde olmayı başarmıştır. Kendisinin de ifade ettiği gibi, onun cumhurbaşkanı olmasına itiraz edenler de dâhil, Çankaya Köşkü'nün kapılarını herkese açmıştır. Bu dahi tek başına bir başarı hikâyesidir. Velhasıl Sayın Gül, ardında bir hoş sadâ bırakarak, her faniye nasip olmayan şerefli bir görevi tamamlamış bulunuyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.