Ne anlama geldiğini sonradan anlamak!

Feridun Ağabey, mübarek günler yaklaşırken insanların samimi duygularını fırsat bilerek neler yapılıyor neler? Sizin aracılığınızla geçenlerde öğrendiğim bir konuyu kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.

 

Mübarek ay ramazan yaklaşırken insanlar bilgilensin. Bazı ithal edilen hurmalar varmış. Bunlar güzelce paketleniyormuş marketlerde göze hoş gelecek şekilde tezgâhlara konuluyormuş. Üzerinde ise “hurma ile birlikte glikoz şurubu” yazıyormuş. Bunun ne anlama geldiğini sonradan anlıyormuşuz. Meğer bu glikoz şurubu özellikle Tunus tarafından gelen tadı pek olmayan bu sebeple de ucuza mal olan hurmalara katılarak onların tatlandırılması sağlanıyormuş. Normalde iyi ve kaliteli hurmalar hiç öyle parlak değilken glikoz eklenince bu hurmalar hem göze hoş gelecek şekilde parlıyor güzelleşiyor hem de ağza alınca çok hoş bir tat veriyormuş. Ama bunlar hurmanın tadı değil katılan glikozun tadıymış.

 

Diyor ki yazıda: Glikoz şurubu insanlarda hormonal bozukluğa yol açıyormuş. Karaciğeri yoruyormuş. Böbreklere zarar veriyormuş. Bu arada çabuk acıktırıyormuş. Vücudu çok yemeye yönlendiriyormuş.

 

Hani market raflarında rengârenk ambalajlar içinde satılan birbirinden görkemli bisküviler, gofretler, çikolatalar, şekerlemeler vb. var ya, işte çoğunda bulunan glikoz şurubu şimdi bu tatsız hurmalara da katılarak tüketiciye sunuluyormuş.

 

     İsmail Dedeoğlu-Konya

 

 

 

 

 

Utana sıkıla yazıyorum

 

 

 

Bazı hastaların o malum aşılarından sonra tedavisi mümkün olmayan miyokardit ve perikardit gibi kalp iltihabı rahatsızlıklarına yakalandığı söyleniyor. Bazılarında ise viral vektör aşılarından sonra kas zayıflatan ve tedavisi mümkün olmayan ölümcül Guillain-Barré sendromu ve beyinde bir tür kan pıhtılaşması oluştuğu tespit edilmiş. Ayrıca viral vektör aşılarından sonra omuriliğin bir kısmında tedavisi mümkün olmayan iltihaplanma (transvers miyelit), bazı kişilerde de hem viral vektör hem de aşı sonrası akut dissemine ensefalomiyelit diye de bilinen beyin ve (tedavisi mümkün olmayan) omurilikte iltihaplanma ve şişme belirtileri bulunmuş. Çalışmalar başka bazı rahatsızlıklardan şüphelenmiş olsalar da “bunlar hakkında konuşmak için yeterli çalışma elimizde yok” denilmiş. Utana sıkıla bu bilgileri veren haber sitesi yazının başına "bilim insanları, aşı olmanın faydalarının risklerinden çok daha ağır bastığını söylüyor" kelimesini koymuş. Küresel çapta yaptıkları deneyin sonuçları yavaş yavaş sızıyor, lakin utanmazlıkları ve arsızlıkları hâlâ üstlerinde...

 

     Ahmet H. Ç.

 

 

 

 

 

Yazınız bu hâliyle “iktibas” olur!

 

 

 

“50 yıl Almanya'da kaldıktan sonra 3,5 yıl önce Türkiye'ye döndüm. Vatanım tabiatı ve yapılandırılması ile yaşanmaz hâle getirilmiş. Aşağıdaki yazım Mersin’deki kötü yapılanma ile ilgili. Ayrıca (bir internet) sayfasında çocuklarımızın kısırlaştırıldığı yazısı da Türkiye’nin geleceği için önem arz etmektedir. Muhabbetle” diyen değerli Ahmed Algan isimli okuyucumuza, bize gönderdiğiniz mailinizi hem basın bülteni olarak tüm basına göndermişsiniz. Hem bir sosyal platformda da yayınlamışsınız. Bu şekilde başka bir kaynaktaki yazının iktibas edilmesi ve yazınızı bu hâliyle tekrar yayınlamamız uygun olmaz Sesinizi diğer platformlarda yeterince duyurmuş olmanız dileğiyle. Saygılarımızla. F.A.

 

 

 

 

 

"Niçin bağırıyorsun?"

 

 

 

Feridun Ağabey, geçen bir arkadaş ile sosyal medya üzerinden yazışırken bana cevap olarak “ne bağırıyorsun?” diye yazdı. “Ne alakası var? Niye bağırayım ki?” diye yazdım. “O zaman niye bütün harfleri büyük harfle yazdın?” dedi. Şaşırdım. “Ne demek oluyor bu?” dedim. Açıklama getirdi: “Bu tür yazışmalarda eğer mesajınızın tamamı büyük harfle olursa bu karşı tarafa bağırdığınız, öfkelendiğiniz anlama gelir” dedi. Böyle bir şey var mıdır?” diyen üniversite öğrencisi kardeşimize, biz de bilmiyorduk. Sizin için bakıp araştırdık, evet “e-Posta ve mesajları büyük harfle yazmak, bağırmak ve azarlamak anlamına geliyormuş. Teşekkür ederiz. F.A.