Borsada 500 binlik 'kardeş' grupları!..

A -
A +

Dünyanın en müthiş buluşu da olsa, doğru kullanılmadığında büyük bir tehlikeye dönüşebiliyor. Dünyayı elimizdeki küçücük telefonlara sığdıran teknoloji gibi... Dünyanın diğer ucuyla anlık iletişim kurma imkânı veren sosyal medya gibi... Son dönemde bu sosyal medya platformları birer bombaya dönüştü. Sık sık görmeye başladık. Bazı uyanıklar 'çok kazandıracağım' vaadiyle birilerinden para topluyor, daha sonra ortadan kayboluyor. Ünlü teknik direktör ve bir spor kulübünün futbolcuları ve onların yakın çevresinin milyonlarca dolarını "Fon kurdum, 'birlikte' çok kazanacağız" vaadiyle toplayıp saadet zinciri kuran, daha sonra işler sarpa sarınca etrafındakileri suçlayarak kurtulma çabasına girişen banka müdürü kadının sosyal medya üzerinden yazışmalarını birer ibret vesikası olarak izliyoruz. O bitiyor bir başkası çıkıyor. Bir mahallede insanlara 1000 lira daha ucuza cumhuriyet altını satan, "Ama o altınlar bende kalacak" diye şart koşan, güveni kazandıktan sonra altınlarla birlikte ortadan kaybolan adam... Yıllar öncesinde de hatırlayacağınız gibi "Bir koyun alacağız, onun sütünden, tüyünden, yavrusundan kazanacağız" diye binlerce insanı kandıran 'Çiftlikbank' ve mağdurları vardı... Çok kazanacağım diye böyle uçuk vaatlere kanmaya hazır yüz binlerce insan olduğu sürece, kandıran çok oluyor maalesef!..

 

Son yıllarda ise hisse senedi ve kripto para piyasasında 'kardeş' grupları türedi. Malum insanlar parasını yüksek enflasyondan korumak için yatırım araçlarına yöneliyor. Son dönemde halka arzlar iyi kazandırınca hisse senedi işlemlerine başlayan 3 milyonu aşkın 'küçük' yatırımcı, 'küçük' olan parasını biraz olsun büyütebilmek için diğer hisselere de yönelmeye heves ediyor. Peki orada hangi hisseyi alacak? Araştırma yapmak, öğrenmek de zaman isteyen bir süreç olduğundan, kolaya kaçıp sosyal medyada 'Borsa dayısı', 'Kripto yeğeni', 'Bitcoin mavileri' gibi hesapları takip etmeye başlıyor. O hesapları yönetenler ise kendilerinin yatırım yaptığı hisseleri "uçacak, kaçacak, 5'e katlayacak, 10 kat prim yapacak" gibi vaatlerle "kardeşlerim benim" dediği takipçileriyle paylaşıyor... O hisseler yükseldiği sürece sorun yok. Fakat tam tepe noktaya geldiğinde, o hisseyi öneren kişi satışa geçiyor... Ne olduğunu anlamayan küçük yatırımcı da 500-600 bin kişinin 'abisi', 'kardeşi', 'dostu' olan kişi tarafından "Düşüşleri alım fırsatı yapalım" mesajlarıyla bir süre daha oyalanıyor ve özellikle ihtiyacı olan parayla hisse almış, en kötüsü krediyle borsaya girmiş vatandaşlar, parası eriyince paniğe kapılıyor, zararına satış yapıp parasını yok ediyor. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Kanununda "Hisse senedi tavsiyesinde bulunanlar cezalandırılır" diyor ama bu arkadaşlar "Yatırım Tavsiyesi Değildir (YTD)" dediği anda cezadan kurtuluyor. SPK, şikâyete gerek kalmaksızın bu yüz binlerce kişilik 'kardeş' gruplarını takibe almalı. Üç harfi yazan cezadan kurtulmamalı. Tabii büyük-küçük yatırımcı da "Bu adam bana neden para kazandırsın ki!" diye sorgulamadan parasını çöpe atmamalı.

 

 

 

Devlet, emeklisine adil davranmalı

 

 

 

Dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ülkelerinden biri olarak, 2023 yılında hemen hemen bütün çalışanlar 6 ayda bir ücret ya da maaş zammı aldı. Zaten memur ve memur emeklileri, 5 Nisan 2012'de kazandığı 'toplu sözleşme' hakkı ile 2 yılda bir hükûmet yetkilileriyle masaya oturuyor. Örgütlü sendika, 'üç aşağı beş yukarı' bir zam oranına imza atıyor. Yüzde kaç olursa olsun, 6 ayda bir gerçekleşen enflasyon oranı, o zam oranından fazla ise enflasyon farkına hak kazanıyor. O farkın üzerine yeni dönemin artış oranı da eklenerek gelecek 6 ayın maaşı belirleniyor. SSK ve Bağ-Kur emeklileri ise sadece geçmiş 6 ayda gerçekleşen enflasyon oranında artışa hak kazanıyor. Yani, geçmiş 6 ayda maaş erimiş. Aldığı emekli maaşı, her ay daha az ekmek, daha az süt, daha az et almış. İşte 6 ayın sonunda enflasyonun erittiği maaşı biraz olsun telafi ediliyor.

 

İlgili olan herkes biliyor tabii ama rakamlara dökersek... Memur ve memur emeklisinin maaşı önce yüzde 6 arttı. Sonra üzerine temmuz-aralık döneminde gerçekleşen yüzde 37,5 enflasyonun farkı olan yüzde 31,5 eklendi. Buna bir de memur sendikalarının imza attığı yüzde 15 eklenince zam yüzde 50'yi, bekâr ve sendikalı bir memur için en düşük maaş 30 bin lirayı aştı. İşçi emeklisi ise sadece eriyen maaşı kadar, yani son 6 aylık enflasyon kadar artışa hak kazandı. Yüzde 37,5... Evet, memur emeklisi için sendikası masaya oturuyor ama SSK ve Bağ-Kur emeklisinin talebini masaya getirecek bir örgütü yok. Ona devletin adaleti yetişmek zorunda. O devletin adaleti, 9000 gün prim ödeyip emekli olmuş insanı, açlık sınırının yarısı kadar maaşa mecbur bırakmamalı. O 9000 gün prim ödeyen emeklinin maaşını, 3600 prim günüyle emekli olanın 'yarısından bile az' bırakmamalı.

 

Evet, her eşitlik adalet değildir ama memur ve işçi emeklisi arasında zaten eşitlik bile yokken, adaleti devlet sağlamalı... İşte o adalet için "En az asgari ücret kadar emekli maaşı" talebi olan SGK ve Bağ-Kur emeklisinin gözü, ay ortasındaki ödeme takvimine kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da olacak.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.