Parayı eve, arabaya değil seyahate harcayan nesil

A -
A +

Adına korona dedik, Covid-19 dedik... Sınırları kapattık, seyahat etmedik, uçakları yere indirdik; trenleri, otobüsleri kilitledik... Hatta evlerimize kapanıp dışarı çıkmadık. Bir damla aşı için 'deyim yerindeyse' birbirimizi yedik... Avuç avuç ilaçlar içip 'iyi gelir' denen her şeye para döktük. 30 mililitre kolonyaya 30 lira, bir maskeye 10 lira, eskiden yüzüne bakmadığımız dezenfektana yüzlerce lira verdik. Çok korktuk, çok yıprandık ama büyük dersler de aldık…

 

Neydi o dersler, bir hatırlayalım...

 

Hani hayat eve sığıyordu? Böyle deyip evlerimizi güzelleştirmeye çalıştık. Eşyaları değiştirdik, duvarını, penceresini güzelleştirdik ama bir süre sonra anladık ki hayat eve sığmadı. Çünkü tam da virüsün zirve yaptığı zamanda İzmir Depremi'ni yaşadık. İnsanlar bir taraftan enkaz altından can kurtarmaya çalışırken, diğer yandan 'virüs bulaşıyor eyvah' diye hayıflanmaya başladı. İşte o zaman anladık ki, ülkemizin deprem gerçeği, virüsten daha öldürücü.

 

Hani o eve kapandığımız dönem... Yollar boştu, havayı-suyu kirletmedik belki ama geleceğe dair ümidimizi kaybettik.

 

Savaştan daha beterdi hani; raflarda makarnadan peçeteye kadar ne varsa tükettik, evler gıda deposuna döndü. Yetmedi, nalburun bile gıda depolayıp ‘köşeyi dönmeye’ çalıştığını gördük.

 

Sevdiklerimize hasret kaldık. Sarılmayı, dokunmayı özledik. Abartıp uzaylı gibi giyindik...

 

Diğer ülkelerle sınırları kapattık. Bir şehirden diğerine, hatta bir mahalleden öbür mahalleye çıkışları yasakladık. Uçakları, trenleri, otobüsleri kilitleyip 'hangara' çektik. O zamanlar "İnsanlar daha da bir yere gitmez" dedik hatta...

 

Şükür gitti Covid-19. Daha doğrusu sıradanlaştığı için gitti diyoruz. Belki her yıl yeni bir türü gelecek ama biz almamız gereken dersi aldık sanırım. Artık önceliklerimiz farklı.

 

Dün köyden şehre koşuyorduk, bugün şehirden köye; onu yapamıyorsak büyük şehirlerden sakin kentlere gidiyoruz.

 

Geçtiğimiz günlerde, ülkemizin online seyahat sitelerinden Tatil Sepeti’nin CEO’su Kaan Karayal’ın Uzakrota Zirvesi’ndeki konuşmasından öğrendim. 70 ülkeden 10 bini aşkın turizm profesyonelinin katıldığı programda söylediği şu cümleden çok etkilendim: Artık insanlar ev-araba satın almak için değil, seyahat etmek için para biriktiriyor.

 

Daha birkaç yıl öncesine kadar, gezme kültürüne bırakın yatırım yapmayı; para ayıracağını bile aklımdan geçiremeyeceğim insanlar, bugün tatil için uygun zaman, hava yolu sitelerinde uygun bilet arıyor, sosyal medyada “Nereye nasıl gidilir, ne yenir” tavsiyeleri almaya başladıysa büyük bir değişim var demektir. Kaan Bey’in "İnsanlar artık seyahat etmek için para biriktiriyor" tespiti, işte tam da pandemi sebebiyle yaşadığımız şokun ardından gelen bir anlayış farkı ve bana göre çok değerli. İnsanlar kendilerinden sonra kime kalacağı belli olmayan duvarlar için para biriktirmek yerine kendi hayatlarına yatırım yapıyor. Hayatını bir konut projesinden alacağı eve adamak yerine keyiflice geçireceği tatilin hayalini kuruyor. Henüz başında olsak bile, bu anlayışın yayıldığının rakamlarla ortaya çıkmış olması çok değerli.

Herkes yazılımcı arıyor

Sadece ülkemizin değil, dünyanın da en önemli ihtiyacı yazılımcı. Çünkü bugün yapay zekâyı kullanmaktan tutun, normal bir ticaret şirketinde basit bir internet sitesinin ara yüzünün değiştirilmesine kadar, telefonda bir uygulamadan dijital oyunlara kadar her alanda yazılımcıya ihtiyaç var... Hepimiz görüyoruz. Teknofest gençliği diye bir nesil var. Z kuşağı deyin, X kuşağı deyin ama bu gençleri desteklemek, önünü açmak için ne gerekiyorsa yapın... Çünkü iyi yazılımcılarımız varsa, teknolojiyle birlikte sanayideki gelişimimiz de daha hızlı olacak; bu kesin. İşte bu alanda Sosyal Teknoloji Enstitüsü (STE) daha iyi yazılımcı yetiştirmek için her kesime katkı vermek için harekete geçti. STE'nin sözcüsü ve lideri Murat Kader, kamu-özel ayırmadan bütün sektörle omuz omuza çalıştıklarını, Türkiye'nin dijital ekonomideki konumunu küresel çapta güçlendirmenin yazılım ve teknoloji üretiminin geliştirilmesiyle mümkün olduğu bilinciyle hareket ettiklerini söylüyor... Yurt içi ve dışından, ilkokuldan üniversiteye kadar bütün gençlerin yolunu açmak için çalışıyorlar. Hevesli gençlerin mutlaka STE ile iletişim kurması şart. İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) yine yazılımcı yetiştirilmesine dair çok önemli programı başlamış durumda. Buna yakında yeni programlar da eklenecek. Burada ailelerin yanı sıra okullara, öğretmenlere de büyük görev düşüyor. Öğretmenlerimiz çocukların en verimli saatlerinde onlarla birlikte. Yeteneklerini, eğilimlerini en hızlı görebilecek insanlar onlar. Çocukların eğitim hayatının yönlendirilmesinde çok büyük etkileri var. Bu etki gücünü, biraz çabayla büyük katkıya çevirmek onların ellerinde.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.