O ne harcama! Korku dağları aşmış!

A -
A +

Yerel seçimde son düzlüğe yaklaştık. Adaylar inanılmaz bastırıyor. İstanbul'da daha evvel benzerine rastlanmamış bir görüntü hâkim.

 

Medya Takip Merkezi'nin listesine göre en çok televizyon reklamı veren 'marka' sıralamasında İBB ilk beşte. İki hafta önce açık ara öndeydi. Oluk oluk para harcanıyor yani.

 

Seçmene dağıtılan 'hediye' çantaları görülmemiş ölçüde. Otoyol kenarlarına asılmış afişlerin boyu kilometreyi buluyor.

 

Pekiyi nereden geliyor bu değirmenin suyu?

 

Ekrem Bey, İstanbul'un sorunlarının çözümüne değil ama belli ki seçime iyi 'hazırlanmış'...

 

Bir haftadır tartışılan para sayma görüntüleri -eğer dedikleri gibiyse- perde arkasındaki işlerin en masum kısmı gibi görünüyor.

 

Erdoğan'ın uçağından dem vurup 'kamu kesesinden propaganda' atarlanması yapan CHP medyası, İBB'nin kamu kaynaklarını talanına karşı üç maymunu oynuyor.

 

İmamoğlu göz boyama derdinde. Seçime günler kala birbiri ardına açılış töreni düzenliyor. Ama ne açılış!

 

* Çubuklu Silolar'ın kurdelesini kesti. Ertesi gün gidenler kapı duvar olduğunu gördü. Meğerse proje bitmemiş.

 

* Çekmeköy-Sultanbeyli Metrosunun Samandıra'ya kadar olan kısmını açtı. Ona da birinci etap dedi. Aynısını iki durak bıraktığı Ataköy-İkitelli hattında yaptı.

 

* Hadımköy'de şaşaalı törenle ekmek fabrikası açtı. Aylar sonra tek ekmek üretilmediği, açılışın kurgu olduğu ortaya çıktı.

 

* İmamoğlu geçen hafta Şile'de "katı atık termal bertaraf tesisi"nin törenine katıldı. Açılış yapıldı güya... Projeyi yakından takip eden ısı mühendisi arkadaşım aradı "Bu tesis bitmedi. Kazan testi ve izolasyon yapılmadı. En az altı ayı var" dedi.

 

İmamoğlu çok gergin. Paniği ekranlardan okunuyor. Anketçiler istediği sonucu söylemiyor diye ondan baskı gördüklerinden dertleniyor. Yakınındaki ilçe belediye başkanları "psikolojik vaka" diyor. Yayınına katılan gazeteciler "yorgun ve gergin" tespitini yapıyor.

 

Çünkü bu son şansı. O da biliyor!

 

 

 

Pavyona oruç arası!

 

 

 

İnci Taneleri diye bir dizi var. Kanal D'de yayınlanıyor. Yılmaz Erdoğan yazıp oynuyor. Dizi, pavyon kadınını anlatan başrol oyuncusunun dansıyla ve toplumun tasvip etmediği hayatları sevimli gösterip normalleştirmeye çalışmakla eleştirilmişti.

 

Yapımcılar pek 'hassasiyet'liymiş. Dilber, ramazan boyunca dans etmeyecekmiş!

 

Son bölüme denk geldim. Üç dört yerde ramazan vurgusu vardı.

 

Pavyoncu ramazan paketi yaptırıyor. Kadınları toplayıp "Bu mübarek ayı iyi değerlendirin. Çok dua edin. Bayramda görüşürüz" diyerek pavyonu bir aylığına kapatıyor.

 

İftar sofraları kuruluyor. Zengin kadın, alkolü bırakması için kardeşine ramazanı vesile etmesini söylüyor.

 

Geçen haftalarda dizilerde millî tınılar olmadığı eleştirisinde bulunmuştum. Ama böylesini hiç düşünmemiştim.

 

Öyle bir kültüre çok uzak olduğum için senaryoda anlatılanın gerçek hayatta karşılığı var mı bilmiyorum! Varsa hidayet diliyorum.

 

 

 

Ramazan ekranı

 

 

 

Bu ramazan ekranlara mesafeliyim. Ne iftar öncesi televizyon açıyorum ne sahurda.

 

Serdar Tuncer nerede diye merak ettim. Yayınları taradım. Kendi mecrasındaymış. Sonra gördüm ki...

 

* Devlet kanalı TRT 1'in dışında ana akım kanallar içinde atv dışında iftar ve sahur programı yapanı yok.

 

* TGRT Haber, Kanal 7, TvNet, ÜlkeTv ve iftar ve sahur programları banko.

 

* Kanal D, Star ve Now, aHaber sadece sahurda program yayınlıyor.

 

* NTV, CNN Türk, Habertürk, Haber Global, 24Tv, Beyaz Tv... Çoğu haber kanalında ramazan yok. İftar ve sahur programı yapan Tv100 ise refiklerinden ayrışıyor.

 

* CHP medyası mı? Tabii ki ramazana ilgisiz. Gerçi onlar siyaset dışında her şeye ilgisiz!

 

 

 

Doğ(r)u tespit!

 

 

 

Doğu Perinçek "Televizyonlarda ramazan deyince pastırma, helva, baklava gösteriliyor. Ramazan yemek yeme ayı değil insanın nefsini yenmesi ayıdır" demiş. El Hak. Ne güzel de söylemiş. Lakin Perinçek denilince de benim Çin lehine, Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz aleyhine yaptığı yayınlar geliyor. Keşke bu bakış açımızı değiştirecek şeyler yapsa!

 

 

 

Sahur gündemi

 

 

 

Başakşehir Belediyesinin bir 'sahur klasiği' var. Medya çalışanları Başkan Yasin Kartoğlu'nun davetiyle sahurda buluşuyor. Harika katılım oluyor. Öyle ki bir salon dolusu gazeteciyi bir araya getiren böylesi etkinlik bilmiyorum. Cumartesi gecesi yine buluştuk, hasbihâl ettik. Herkesin gündeminde seçim vardı. "Abi ne diyosun, ne olur seçim?" sorusu havalarda uçuşuyordu. Kimi dostların algıya teslim olduklarını gördüm. Oysa anketlerle kazanılsaydı Kılıçdaroğlu, şu an cumhurbaşkanıydı. Bence kazanan Murat Kurum olacak.

 

 

 

Eski Türkiye anıları

 

 

 

Eski devlet bakanı ünlü iş adamı Cavit Çağlar'ın hayatı kitap olmuş. Bu vesileyle bir tanıtım yemeği tertiplemiş. Etkinliğe Rahmi Turan, Zafer Mutlu, Mehmet Yılmaz, Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı, Yalçın Bayer'in de aralarında olduğu 29 gazeteciyi davet etmiş.

 

Eski Türkiye'nin anılarını eski Türkiye'nin temsilcileri anlar diye düşünmüş olmalı ki eskilerden bir karma yapmış. İktidara yakın da tek bir gazeteci çağırmamış. Yıllarca ‘sağ’da siyaset yapan Çağlar “kitabımı duyan olmasın" demiş!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.