PR'ın varsa rahatsın
Türkiye'de ekonomi, etkili birkaç sendeleme geçirmesine rağmen siyasetin dalga boyundan sıyrılıp kendi kulvarına yerleşti. 2002'den sonra siyaset de istikrarı tercih etti. Bu değişimin temel unsuru 'kriz dersleri' ve yatırıma gelen 'yabancı sermaye'. Bu değişimi en çabuk fark eden PR; (Public Relations) Halkla İlişkiler şirketleri. Türkiye'nin en güçlü PR firmalarından M3'ün sahibi ve kısa adı HDD olan Halkla İlişkiler Danışmanları Derneği Başkanı Melek Manisalı ile PR'ı görüştük. İşte sorularımız ve cevapları; - PR gerekli mi. Etkileri nasıl anlaşılıyor? MM-Türk firmaları neden tanıtım yapmak istediklerini bilmiyorlardı. Sadece 'öbürünün bir PR firması var. Bizim de olsun' anlayışında idiler. Bu anlayış yabancı şirketlerin gelmesiyle değişti. Yabancı şirketler buraya gelmeden önce PR şirketi ile anlaşarak buranın insanlarına, alışkanlıklarına, hedef kitlelere nasıl ulaşacaklarını öğreniyorlar. -PR, tanıtım yaptığı şirkete ne tür bir rahatlama ya da kolaylık sağlıyor? MM-PR şirketi, ilişkide bulunduğu firmanın kendini daha güvende hissedebileceği bir ortam hazırlıyor. Çünkü PR şirketi o firmanın iletişim işlerini yönetme sorumluluğunu alıyor. -PR şirketi ile ilişki kuran firma piyasada nerede ve hangi konumda olacağını biliyor mu? MM-Bazı şirketler, özellikle yabancı şirketler geldiği zaman bize verdikleri PR bilgilerinde nerede olmak, kimlere hitap etmek ve nasıl bir imajla piyasada bulunmak istediklerini belirtiyorlar. Bu işleri bu kadar bilmeyen, tanıtımla ilgili kafalarında soru işareti bulunan şirketlere ise nerde olmaları gerektiğini, nasıl, kimler tarafından algılanacaklarını söylüyoruz. -PR'ın eğitim sistemimizdeki yeri nedir? MM- Şu anda birçok üniversitede iletişim fakülteleri var. Türkiye'de PR'a ilgi, 1990'lı yıllardan itibaren gelişti. Yabancı yatırımların Türkiye'ye girmesi ve krizler şirketlere çok şey öğretti. Finansal krizler, depremle gelen krizler ve ulusal boyutta hissedilenler krizler Türkiye'ye ve şirketlere büyük zarar verdiler. PR şirketi ile çalışanlar o krizleri, davranış refleksleri ve kriz dönemi planlamaları ile rahat atlatabildiler. Bunun örneklerini hizmet verdiğimiz şirketlerde yaşadık. Peki M3? MM-1994'te kurulduk; Melek-Mirey-Mine. Şu an arkadaşlığımız devam ediyor. Ama 3 M'den şirkette sadece ben kaldım. > Bu nasıl iş? Gulet: Değeri 100-400 bin YTL. Üç senede yatırımı amorti eder. İşletme kârlılığı: Zarar. Memleketimizin 3 yanı denizlerle çevrili. Dünyanın en muhteşem sahil, kum ve güneşi bizde. Turist akını yıldan yıla artıyor. Sahil beldelerimizde en makbul tatil mavi turlar ya da günübirlik koy-ada gezintileri. Bunlardan birinde, Göcek'te bulunduğumuz bir gulet kaptanı ile sohbet ettik ve ilginç bilgiler derledik: "30 ve üzerinde yolcu bulunduğunda tura çıkılır. Tur bedeli kumanyalı kişi başına 25 YTL. Günlük kirası ortalama 600 -750 YTL civarında. Liman ücreti belediyeye ödenir. Senelik 3 bin 500 YTL civarında. Burada 35-40 tekne var ve bunların hepsi masraf gösterir. Bunların hiçbiri kâr göstermez. Geçen yıl bir ara sıkı denetim yapıldı. Hep gider gösterilir, zarar beyanı verildi." Gulet kaptanı ile sohbetimiz bittiğinde kafam karışmıştı. 150 bin YTL verecek bir tekne alacaksınız. En geç 3 senede amorti edeceksiniz. Fakat hep zarar edeceksiniz. Ne bilelim, belki turizm politikamızın gereğidir.. > SunExpress'ten bedava bilet kampanyası SunExpress, yaz aylarına yönelik yeni bir kampanya başlattı. Buna göre, şimdiden 10 Eylül-4 Ekim 2007 tarihleri arasındaki İzmir-Antalya veya Antalya-İzmir uçuşlarından 69 YTL'lik bilet alan ilk bin 500 kişi, aynı hatlarda 1 adet bedava bilet kazanacak. Kazanılan uçuş, 25 Haziran-23 Temmuz tarihleri arasında yapılabilecek ve kampanyalı biletler 24 Haziran-1 Temmuz arasında satışa sunulacak. İller arasındaki iç turizmi desteklemesi hedeflenen kampanya, www.sunexpress. com.tr 'den, (0232) 444 0 797 numaralı çağrı merkezinden ve SunExpress satış ofislerinden alınan biletler için geçerli olacak. SunExpress, İzmir ve Antalya arasında haftada karşılıklı 24 sefer düzenliyor.