Cibali Karakolu

A -
A +

2021’de başlatılan restorasyonu 2 yıl süren “Cibali Karakolu” Fatih’te bulunan ve Türk Polisi'ne ait birçok nostaljik obje, belge, malzeme, silah ve II. Abdülhamid Han dönemine ait İstanbul karakollarının çekilmiş fotoğraflarının sergilendiği bir müzedir.

 

Muammer Karaca tarafından yazılan ve başrollerinde Nejat Uygur ve Zihni Göktay'ın oynadığı aynı isimli tiyatro oyununa konu olan Müze; Cüneyt Arkın'ın rol aldığı sinema filmine de ilham olmuştu.

 

1980’li yıllara kadar bir algı operasyonu aracı gibi Türk Polisi’nin halk üzerindeki kanaatini “Cibali Karakolu” duvarları ile sınırladı.

 

Zaman ilerleyip artan refah ve rekabet ortamında yaşanan teknolojik gelişmeler, adına sosyal denen medya suç ve suçlu profilinde önemli artış ve değişimlere yol açtı. “Temel suçlar dönüşüm göstererek devam ederken, güvenlik ortamına devlet dışı aktörler, hackerler, teröristler, intihar bombacıları gibi yeni suçlu çeşitleri katıldı.”

 

Kamu güvenliği, suç ve suçlularla mücadele etme yeteneği de geleneksel polis ve istihbarat yöntemlerinin değişmesine ve çok farklı çalışmaları mümkün kılacak yeni yapısal değişiklikler ortaya çıkardı.

 

“Cibali Karakolu” müzelik olurken Türk Polisi bu değişimi ne kadar gerçekleştirebildi ve kamuoyunda bu değişim ne kadar fark edildi?..

 

Bu sorunun cevabını ve çok daha fazlasını hafta içinde basın mensuplarıyla bir araya gelen Erzincan İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt’un bilgilendirme amacıyla gerçekleştirdiği ilham veren kapsamlı sunumunda aldık.

 

Sayın Kenan Kurt’un dikkatle izlediğimiz sunumunda Suç ve Suçluyla Mücadelenin temelinde teknolojik üstünlükle beraber iki güçlü caydırıcı tedbir öne çıkıyor. İlki “Ahlaki Değerlerin” halk tabanında korunup yaygınlaştırılması. İkincisi ise “Polis-Halk iş birliğinin” en üst düzeyde sağlanması…

 

Her bakımdan hızlı bir değişim sürecini yaşayan dünyamız da toplumlarının en önemli sorunlarından birisi hâline gelen ahlaki değerlerdeki aşınma özellikle gençler arasında görülen şiddet, cinayet, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi sorunlara ek olarak bu dönemde yaşanan ruhsal bunalımlar ve intihar, artık sadece bireysel nitelikli küçük sorunlar değildir.

 

Nitekim adli vakalar üzerinden yapılan araştırmalarda özellikle gençler arasında suç niteliğindeki davranışlarının bir “ahlaki erozyondan” kaynaklandığı sıkça ifade ediliyor.

 

“Ahlaki değerlerin” suç işleme önünde güçlü bir bariyer oluşturduğunu vurgulayan Erzincan İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt’un “Cezasını bir tarafa bırakalım, gelenek, görenek ve sosyal bağlarının kuvvetli olmasından dolayı aslında suç işlemek ayıptır, günahtır. Toplumumuz bunu içine sindirdiği için büyük oranda suça meyilli değildir” tanımlaması suç ve suçluyla mücadelenin temelini oluşturmaktadır.

 

Toplum ve insan davranışının kurgulanmasında, kontrol edilmesinde özellikle din merkezli gelenek ve göreneklerin belirleyici olduğu bütün sosyal bilimciler tarafından kabul görmüştür. Aksi durum kişinin hem toplum hem kendi vicdanına karşı “Suçu meşrulaştırması” anlamına gelir...

 

Bu nedenle, insanların yaşadıkları ruhî boşluk ve bunalımlardan hareketle suça yönelmelerini önlemek amacıyla din ve ahlâk değerlerinden oluşan manevî değerlerin kazandırılması için bilgilendirici ve eğitici çalışılmalar yapılması önem arz etmektedir.

 

Polisin halkla ilişkilerini güçlendirmek suç ve suçluyla mücadele başarısını artırmaktadır. Bu mücadelede halkla birlikte çalışan polis teşkilatının gayreti halkın ileri gelenlerince fark edilip kabul ve destek gördükçe suçla mücadele daha da kolaylaşacaktır.

 

Suçlunun kabaran suç işleme iştihasını yok etmenin en güçlü yolu ayıplanma ve toplumdan dışlanma korkusudur.

 

Ancak bu mücadelede başarı Emniyet Teşkilatı kadar yerel yönetimlerin, medyanın, diğer kamu kurumlarının ve halkı temsil eden sivil toplum örgütlerinin de polise destek olmaları ile mümkündür.

 

Bir suçlu, bugünden yarına doğmaz; Hiçbir anne dünyaya bir oto hırsızı, dolandırıcı getirmez. Ama bir hekim, öğretmen ya da mühendis de getirmez. Onların hamurunu toplum yoğurur. İnsan inşası, aileden başlayarak bütün bir toplumun sorumluluğudur.

 

Mücadelenin başladığı yer ise "Herkesin kendi vicdanıdır…”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.