Saraydan sürgüne…

A -
A +
Osmanlıcanın kaderi; mal varlıkları tasfiye edilip, ellerine ikişer bin İngiliz lirası ve bir yıllık "dönüşü olmayan" pasaport verilerek vatan dışına atılan Osmanlı Hanedanı'nın kaderine benziyor. Bir asra yakın yasak olan Osmanlıcanın eğitim hayatımıza yeniden kazandırılmasına 700 yıllık kültürün köklerini de kurutan bu yasağın kaldırılmasına karşı çıkılması şaşılacak bir şeydir çünkü kendi hafızası ile savaşan hiçbir millet bu mücadeleden galip çıkamamıştır.
Ne yana dönsek hafızamız bizi kuşatır.
Yakın geçmişteki bir haberin sızısı hâlâ üstümde. Haberde Osmanlı İmparatorluğu'nun 33. Padişahı 5. Murad'ın kızı Hatice Sultan'ın torunu gazeteci-yazar Kenize Murad'a Fransız sanat ve edebiyat liyakat nişanı verildiği belirtiliyordu.
Hem Fransız hem de Türk vatandaşı olan, uzun süre gazetecilik yapan ve çok sayıda romanı bulunan Kenize Murad'a hak ettiği iltifat ikide bir sinirlerimizi bozan Fransa hükümetinden geliyordu ama çoğu okuyucu da bu usta yazar ve gazeteciyi bu yolla tanıma fırsatı buldu.
Şimdi seksenli yıllara gidelim.
1987'de Fransa'da "De la part de la princesse morte" adlı bir kitap elden ele dolaşıyordu.  Türkçesi "Ölmüş bir prenses tarafından "olan bu roman bir yılda 22 dile tercüme ediliyor milyonlarca satarak Henry Charier'nin ünlü "Papillion-Kelebek "romanından sonra Fransa'da Best-seller listesinde ilk sırayı aylarca bırakmıyordu...
 
 
Kenize Murad Kotwar hangi yollardan geçerek Fransız vatandaşı oldu ve bu başarıya imza attı?
Bu yol hikâyesi, 1924 yılında başlamış uzun bir 'dram'ın parçasıdır
Osmanlı Hanedanı, 36'sı erkek, 48'i kadın ve 60'ı çocuk, 144 kişiydiler. 1924 Mart'ında, hepsi "Saraydan sürgüne" Türkiye dışına çıkartıldı...
Türkiye'ye girmeleri ve transit geçmeleri yasaklandı. Artık ne vatanları, ne de gelirleri vardı...
Macera dolu bir sürgün yaşadılar. Geçinebilmek için, her türlü işte çalıştılar. Kimisi mezar bekçiliği yaptı, kimisi kapı kapı dolaşıp sabun sattı, dayanamayıp intihar edenler oldu...
Kitabın yazarı Kenize Murad ise bu zorunlu muhacereti takiben İkinci Dünya Savaşı başlarında Paris'te doğdu. Annesi, padişah V. Murad'ın torunu Selma Hanım Sultan'dı. Babası ise Hindistan-Badalpur racasıydı.1941 yılında annesi bir otel odasında sefalet içinde ölür. Kenize Murad 14 aylık bebek olarak İsviçre'nin Paris başkonsolosluğuna bırakılır. Başkonsolosun eşi tarafından büyütülür. Liseye başladığında bir Katolik okuluna kaydettirilir.
21 yaşında babasını tanır babası kendisini yanına almak ister ama kabul etmez. Paris'te Sorbonne Üniversitesinde yüksek öğrenimini yaptı. Öğrenciliği sırasında gündüzleri caddelerde giyim eşyası satarak geçimini sağladı. Okul bitince gazeteci olmaya karar verdi 1965'de Hindistan-Pakistan arasında savaş çıkınca savaş muhabiri olarak Pakistan'a gidip Fransız gazete ve dergileri için haber yaptı. 15 yıl boyunca bazı Fransız dergilerinin Orta Doğu muhabirliğini sürdürdü. Gazeteciliğe ara verdiği bir süre, annesi Selma Hanım Sultan'ın hayatını anlattığı De la part de la princesse morte'u yazdı. Bu eser en sonunda Türkçeye de tercüme edildi ve Kenize Murad'ı Türkiye'ye davet ederek onu Türk okuyucularla tanıştırmak da o yıllarda Fransa'nın Ankara Büyükelçiliğine düştü.
Bugün daha farklı bir bakış açısı ile sanat ve sanatçıya yaklaşan ve milletin kültürü ile barışmak için çırpınan Kültür Bakanlığının Kenize Murad'ı Türk okuyucusu ile buluşturmasını bekliyoruz.
Osmanlıcayı kültürümüze kazandırmak isteyenler bilmeli ki, 700 yılı aşan bir kültür birikiminin baraj kapaklarını açıyorlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.