Vahşetin çağrısı!..

A -
A +
Gazze'de soykırım yapan İsrail’in vahşi cinayetleri aralıksız devam ediyor.
 
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana devam eden saldırılarında şu ana kadar yüzde 70'i kadın ve çocuklardan oluşan 22 bin 185 kişi öldürüldü, 57 bin 35 Filistinli de yaralandı.
İsrail'in suç ortağı ABD'nin desteğine her fırsatta güvenebileceğini tekrarlayan Biden, "İsrail'in güvenliği ABD'ye bağlı olabilir ama şu anda ABD'den daha fazlasına sahip. Avrupa Birliği'ne sahip, Avrupa'ya sahip, dünyanın çoğuna sahip” diyor.
 
Gazze'nin kuzeyindeki Eş-Şati Mülteci Kampı'nda yolda kızıyla yürüyen bir baba ve kızını hedef alan İsrail askerleri baba ve küçük kızını acımasızca katletti.
 
Baba son nefesiyle elini kızına uzatmaya çalışırken hedef aldıkları baba ve kızının can çekişmelerini keyifle izleyen katiller ambulansın bölgeye girişine izin vermiyor.
Kayıplarını arayan Filistinlileri karşılayan enkaz yığınları arasında sağda solda yatan ve defnedilmeyi bekleyen çoğu çürümüş bazıları çürümeye başlayan şehitlerin cansız bedenleri…
 
Bütün bunlar yaşanırken ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller basın toplantısında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin “Soykırım” suçlamasıyla İsrail aleyhine açtığı davada sürece dahil olmayacaklarını söylüyor.
Miller “Biz soykırım olarak tanımlanabilecek eylemler görmüyoruz” diyor.
 
Dünyanın öfkeyle izlediği bu gelişmelerden sonra hiç kimse ne İsrail’in ne suç ortağı Biden’ın geleceğini garanti edemez.
İsrail, Gazze şeridini işgalde görevli muharip tugaylarını “yüksek düzeyde zihinsel sağlık sorunları, intiharlar ve insanlık dışı şartlarda acil hastaneye yatışlar” nedeniyle terhis etmiş. Korkaklığın adını “zihinsel sağlık sorunu” koydular!
 
İsrail’in Gazze ile sınırlı savaşı henüz kendi topraklarına sıçramadı.
 
Kendileri saklı tutsa da Gazze’de tutunamayan İsrail’in gerçek gücü ortaya çıktı. Hava operasyonlarını geriye çeksen ortada İsrail ordusu diye bir şey kalmaz. Netanyahu ayakta kalmak için ya daha önce bombaladığı Gazze’de tekrar enkaz bombalayacak veya yeni bir yumuşak alan bulacak. Ancak, İsrail’in sınırlı kara gücü ve yetenekleri buraya kadar…
 
Ayakta kalmak için savaşı Lübnan’a yaymak isteyen Netanyahu’nun hayali kendisinden “Onu kovmanın zamanı geldi!..” diyen kamuoyuna ikna edici bir zafer(!) sunmak.
Nitekim, ABD Başkanı Joe Biden’ın kendisini Lübnan’a yönelik saldırı planından vazgeçirdiği iddialarını yalanlayan Netanyahu, “ABD’nin bizi bölgedeki operasyonel eylemlerden alıkoyduğu haberleri doğru değil. İsrail egemen bir devlettir” demişti.
 
ABD’ye rağmen savaşı Lübnan üzerinden büyütmek isteyen Natanyahu’ya bir yol haritası lazım.
Önce İsrail Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta insansız hava aracı saldırısında Hamas lider yardımcısı Salih el-Aruri'yi öldürdü.
Ardından, İran’ın Kerman kentinde, ABD tarafından öldürülen seçkin Kudüs Gücü örgütünün lideri Kasım Süleymani'yi anma töreninde yapılan iki bombalı saldırıda Süleymani’nin mezarını ziyaret edenler olmak üzere 103 kişi hayatını kaybetti.
 
Dikkatler Lübnan üzerine çekilirken “Gazze yeryüzünden silinmeli” diyen İsrail’de iktidar partisi Milletvekili Galit Distel Atbaryan “Dünyanın zalim bir İsrail ordusuna ihtiyacı var” diyerek İsrail’e daha büyük bir katliam için cesaret veriyor.
 
Bu “Vahşetin Çağrısı”dır.
 
Gazze felaketinde çözüm için İsrailli gazeteci Levy, "İsrail, işgaller nedeniyle bedel ödemediği, cezalandırılmadığı veya sorumlu tutulmadığı takdirde hiçbir şey değişmez" diyor.
 
Netanyahu’nun egemen devlet dediği İsrail “Kurgu” bir devlettir. Kullanılma süresi yakın gelecekte bittiğinde efendileri ipini çözecektir.
Hesaplaşma için çok beklemeyecekler…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.