Yalanın ömrü de toprak sallanıncaya kadar!..

A -
A +

“Duyumlar” gerçeğin sahtesi ve boyalısı “algılar” ise işlenmiş ürün gibidir. Çoğu siyasi aktörün sermayesi ve konfor alanıdır. Son örnekleri Kahramanmaraş merkezli deprem öncesi ve sonrasında rastlanmaktadır.  

 

Hitler’in propaganda bakanı J. Goebbels'in meşhur söylemi “Gerçek, yalanın ölümcül düşmanıdır ama, yeterince büyük bir yalanı söyler ve tekrar ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır…” diyor ama gerçeklerinde eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir alışkanlığı vardır.

 

Yalanın ömrü de toprak sallanıncaya kadar!...

 

Geçtiğimiz hafta sonu Hatay’da Deprem Konutlarının Kura ve Anahtar Teslim Töreni'nde yaptığı konuşmada “Afetten kısa bir süre sonra Hatay’ımızdan başlayarak; 5 bini kırsalda, 41 bini il ve ilçe merkezlerinde olmak üzere 11 ilimizde toplam 46 bin konutumuzun kurasını çekiyor ve anahtarlarını teslim ediyoruz. Bu kapsamda; Hatay’ımızda toplam 7 bin 275 konutumuzun kurasını çekeceğiz” diyen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yapımı devam eden yaklaşık 40 bin konutun da en kısa sürede tamamlanarak hak sahiplerine teslim edileceğini belirtmişti.

 

Bu gelişmeleri izlerken Hatay’da deprem öncesi afete karşı yapılması için gayret gösterilen “Kentsel dönüşüm” hamlelerine karşı çıkanları sorgulayanlar soruyor: “Eğer riskli binalar deprem öncesi yıkılıp yerine sağlam yapılar inşa edilseydi yaşanan can kayıpları ve hasar bilançosu böylemi olurdu?..”

 

O gün kentsel dönüşüme karşı çıkanlar, Hazreti Mevlâna’nın bir deyişini hatırlatıyor: “Ben yükselmek istedikçe paçalarımdan tutup beni aşağı çekiyorlar!..”

 

Depremle mücadelede yol haritası, Merhum Mete Işıkara’nın “Deprem öldürmez, bina öldürür” söyleminin gereği “riskli binaların ‘Kentsel Dönüşüm’ projesi içinde yenilenmesiydi.” Ancak kendi projesini üretmeyen yapanı da engelleyen anlayış afetin ağır sonuçlarına yol verdi.

 

Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın “Emek Mahallemize dayatılan kentsel dönüşüm projesindeki haksızlıkları ortadan kaldıracağız. Dönüşümde rantın değil halkın yanında olacağız” söylemlerini yol haritası yapmanın bilançosu ağır oldu.

 

O gün yanında olduklarını söyledikleri mahallede afet sonrası hayatta kalanların ifadesi; “Depremde 1500 ölünün olduğu mahallenin yarısından fazlası yıkıldı. Mahallede geride kalan sadece 35 aile var. En son 5 bin seçmeni olan mahallede şu anda 3000 kayıtlı seçmen kaldı.”

 

Her toplum daima bir değişim süreci içindedir. Toplumsal yapılar ve kurumlar geride kalmamak için sürekli olarak değişimin takipçisidir ama muhalefet bunun istisnasıdır. Değişime karşı çıkanlar, kendi konfor alanlarını kaybetmek istemeyenlerin her zaman bir gerekçeleri vardır.

 

Deprem binalarla beraber muhalefetin de kendisini emniyette hissettiği konfor sahasını yıktı. Ama alışkanlıkları değiştirmek kolay değil...

 

Hatay’da asrın felaketinin yıl dönümünde gerçekleştirilen “Sessiz Yürüyüş” esnasında protesto edilen Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, "Hataylılar haklı olarak çok kızgın ve öfkeli, canları çok yandı. Herkesi protesto etmek haklarıdır" deyip protesto alanını genişleterek hasarını azaltmaya çalıştı…

 

CHP’nin dönüşüm karşıtlığı sadece “Kentsel Dönüşüm” ile sınırlı değil. Statülerine dokunan her yeniliğe karşılar. Hem kendilerine hem toplum hayatına dokunan değişmelere öfke ile karşı çıkıyorlar.

 

Seçmen nezdinde inandırıcılığının büyük ölçüde kaybolduğunu fark edenler ise siyaset anlayışlarında değişimin önemli bir ihtiyaç olduğunu kabul ederken “bunu nasıl yapacağız?..” sorusuna verilecek cevabı ve yol haritalarını belirleme sorumluluğunu yine havale ediyorlar.

 

Evet; değişim neredeyse bir mecburiyet hâlini almıştır ama değişim talep eden kesimlerin değişimin içeriğine dair, yeni bir hikâye yazması gerekiyor…” diyorlar. Yani senaryoyu siz yazın oynaması bizden diyorlar…

 

Muhalefetin kentsel dönüşüm karşıtlığının sahadaki sonuçları ile yüzleşme yeni bir tartışma alanı ortaya çıkardı. Konu, tedavülden kalkmış siyaset ve topluma bakış anlayışları. Ama, terk etmelerini beklemek tam bir hayal.

 

Alışmışlar bir kere…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.