Zihin bulandırma çabaları...

A -
A +

Referandum yaklaştıkça birileri zihinleri derinden karıştırmaya ve de zemininden çıkarmaya dair olağanüstü bir çaba içerisinde.

Zihin bulandıranların ya da gerçek niyetini gizleyerek sufle yapanların kimler olduğunu tahmin etmek de zor değil. Eğer cümlelerin içerisine sinmiş bazı kelimelerin izini iyi sürebilirseniz, işin ucunun FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerine çıktığını görebilirsiniz.

Çünkü eğer “evet“ çıkarsa ülke bölünecek diyenler onlardır; kaldı ki bunu bekleyenler de onlardır. Bir terör yapısı asla bir ülkenin istikrarından yana olamaz. Zira istikrar onların hayat bulamayacağı anlamına gelir.

Bir başka bulandırma cümlesi ise: “Tamam iyi de Recep Tayyip Erdoğan’dan sonrası ne olacak. Ya bir diktatör gelirse!..”

İyi de, bu cümleleri kuranların çoğu Sayın Cumhurbaşkanına şimdi de “diktatör” diyorlar. Bir başka boyutu ise zaten gelen düzenlemelerin sistemle ilgili olduğudur. Oysa konuşulan şey lider meselesidir.

Ben öyle olduğunu düşünmesem de, hadi diyelim ki bir lider sorunumuz var. Erdoğan sonrasından endişeliler. O zaman bu şu anki durum için de geçerli değil midir? Sistem değiştiğinde, bu anlamda değişecek olan nedir?

İnsanı hayrete düşürecek bir başka çelişki de şudur. Türkiye’de ABD’nin başkanlık sitemini âdeta kutsayan zevatın, bugün sırf “hayır” dedikleri için onu da yerin dibine batırmaya çalışmasıdır. Kuvvetler ayrılığı zemininde daha ileri bir noktaya gitmeyi arzu ederken bugün sırf kendileri yapmıyor diye eski inandıklarını bile inkâr edenlerin olduğu bir tabloya şahit oluyoruz. 

Elbette yapılan değişiklik dünyanın en mükemmel değişikliğidir de denmez. Bugün yapılması gereken şey gayet açıktır. Eski sistemde ne vardır; değişerek nasıl oldu. İşte bu gayet açık ve her birimizin anlayabileceği değişiklikler üzerinden mevzuya bakmak yeterlidir.

Kafa karıştırıcıların yaptığı şeyin bu somut maddelere dayanmadığı ve sadece niyet okumalara ve hatta paranoya derecesinde vehimlere dayanıyor. Âdeta gelecekteki her siyasetçinin “güvenilmez” olacağı varsayımına dayanan bu tezlerde insanın ve toplumun huzur bulması da mümkün değildir.

Hayatta her zaman, her türlü insan tipi aynı anda yaşamaya devam ediyor. Bu da sistemin ya da olmasının bir sebebi ya da sonucu değildir. Ama biz buna rağmen hayata kötülerin hâkim olacağına inanarak yaşamaya devam edemeyiz. Atalarımız da böyle düşündüğü için her zaman hak ve düzen daha önde olmuştur.

İnsanlara peşinen güvenmek zorundasınız, tersi asla doğru değildir. Lakin güvendiğiniz kişi ile olan ilişkinizi de aklınızla yönetirsiniz. Kuralı bozan için ise her devlet ya da toplum yapısı bir sürü tedbir geliştirmiştir. En beğenmediğiniz, en geri kalmış toplumlarda bile kendince bir tedbir vardır.

Kim ne derse desin yanlış yapan kaybeder. Ben maddeler üzerinden neyin ne olduğunu görebiliyorum, kalmasını istedikleri sistemin ne olduğunu da.

Bunun yanında bir başka şey daha biliyorum ki o da daha birkaç ay önce 15 Temmuz gibi bir olayda milletiyle beraber ülkesini darbecilerden kurtaran bir devlet adamı, o milletine zulüm yağdıracak bir sistemin önünü de açmayacaktır. En azından Erdoğan’ın kırk yıla yakın siyasi hayatı milletin önünde cereyan etmiştir. Vefaya verdiği önemi muhalifleri dahi teyit ederler.

Milletine vefasızlık edemeyeceği aşikâr olan birinden farklı niyetler okumak, hayatının olağan seyrinden asla okunamaz. Gelecek için ise endişe etmiyorum. Erdoğan'ın yükselttiği liderlik profilini bu millet artık daha coşkulu olarak isteyecektir. Buna talip olanların da bu gerçeği göze alması gerekir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.