Başarı hikâyeleri

A -
A +

Bir dostum diyordu ki; - Başarılı olmuş insanların hikâyelerini kaleme al... Dostun bu samimi teklifini uzunca düşündüm... Ve sonra gözümün önünden geçti başarılı olmuş insanlar ve hikâyeleri... Rahmetli Tarık Buğra bir araba hayal etti ve sahip olamadan gitti... Cemal Süreya sadece Kadıköy vapur iskelesine en yakın oturan şair olmakla övünüp gitti. Süleyman Nazif aç ölerek gitti... Üstad Necip Fazıl ömrü boyunca bir ihtilal yapmak için bir minibüs dolusu adam arayıp durdu... Nazım Hikmet, Anadolu'da bir köy mezarlığına gömülmeyi istedi ama Moskova'da öldü ve orada gömüldü... Ahmet Hamdi Tanpınar ise hastalığından ziyade parasızlıkla daha çok meşgul oldu... Cebinde borç senetleriyle öteki âleme göç etti... İstiklal Marşı'nı yazdığı için kendisine verilen 500 liralık ödülü dahi Kızılay'a bağışlayan Mehmet Akif Ersoy, Ankara'nın kara kış soğuklarında paltosuz hayata veda etti... Oğlu Emin Ersoy ise 1967 yılında öldü ve cesedi bir çöp bidonunda bulundu... * Ve Osman Yüksel Serdengeçti'nin ömrü cezaevlerinde geçti... Orhan Kemal hücrelerde ömür tüketti... Kemal Tahir koğuşlarda tanıdı hayatı... Peyami Safa parasızlıktan ev telefonunu sattı ve dünyadan beş parasız vaziyette ayrıldı. Ahmet Arif, cezaevlerinin küf kokan koğuşlarında dışarıda akan o gürül gürül dünyayı bir türlü doyasıya göremeden gitti... İskilipli Atıf Hoca bir şapka risalesiyle darağacında ipe çekildi... Yunan askerini denize döken Çerkez Ethem hain ilan edildi ve Şeria Nehri kenarında bir bankın üstünde yalnız öldü... Ölümünü mahalleye gri adlı köpeği haber verdi... Ülkenin kurtuluşuna büyük katkıları olan Kazım Karabekir Paşa son yıllarında canının derdine düştü, asılmaktan son anda kurtuldu... Cemil Meriç'in ömrü fukaralıkla geçti ve iki gözünü kaybetti... Ve daha niceleri suikastlar sonucu öldürüldü... * Dünyadakilerin bizden başka bir farkı var mıydı? Köydeki bütün arazilerini fakir köylüye dağıtan Tolstoy aç kalınca bir kuru ekmeği dahi kendisine kimse vermedi. Ve köyünü terk edip uzaklara gitti ve bir tren istasyonunda hayata veda etti... Aleksandr Dumas kirasını ödeyebilmek için paltosunu sattı ve sefil bir halde öldü. Edgar Allan Poe 3 dolar olan ev kirasını ödeyemedi, karısı öldüğünde cenazesini kaldıracak parası dahi yoktu... Kendisi öldüğünde ise el yazması üç sayfa yazıya 10 bin dolar verildi... Kafka'nın kirasını ödeyemediği için ev sahiplerini değiştirmekle geçti ömrü ve bugün Prag'da kiracı olarak kaldığı her ev müze haline getirilmiş ve âdeta para basıyor... Kısaca, edebiyatçılarını fukaralığa mahkûm etmiş global anlayış şimdi de derdini anlatmaya kelimeler arıyor. Düşündüm, yaşadığı dönemin insanlarına ait dramları aç kalma pahasına kağıtlara yazanların mı, yoksa kâğıt paraları kazananların hikâyesini mi yazayım... Başarı, para kazananlarsa, başarısızlıkta kâğıtlara yazanlar mıydı? Sahi, hangisini yazayım?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.