Futboldan kazanılan milyonlar nasıl buhar oldu?

Sesli Dinle
A -
A +

Kamuoyunu bugünlerde meşgul eden bir konu var. Aralarında çok ünlü bazı futbolcuların ve teknik direktörlerin de adının geçtiği, bir banka müdiresinin kurduğu gayriresmî bir fonun hikâyesi.

 

Arda Turan ve Emre Belözoğlu’nun ifadelerini okuduğumda üzüldüm. Bunca yıllık bir şöhret, tamamlanmış bir kariyer ve tüm kazanılanların yok olması. Peki neden ve nasıl?

 

Futbolcular, sinema ve TV oyuncuları, şarkıcılar... Erken yaşta şöhretin bedelini eğitimden uzak kalmakla öder çoğu zaman. Normal bir işleri yoktur. Yaptıkları iş çok kazandıran ama çok da harcatan, en kötüsü de yarını belirsiz bir iştir.

 

Hep vurguladığım bir şey var, ekonomik kriz parası olmayandan çok olanı yıpratıyor. Olmayanın zaten derdi parasının olmayışı, ama olanın derdi bitmiyor, parasını altına koyuyor, döviz daha çok yükseliyor. Ev alıyor, ev fiyatları duruyor, fiyatlar durmasa satışlar duruyor. Arsa alıyor, nasibi yoksa oradan kuş uçmuyor, kervan geçmiyor. Parasını nereye koyarsa koysun hep bir yoksunluk içinde, kararlarını sorgulayıp duruyor. Borsaya giriyor, sabahtan akşama kadar gözü telefonda. Akıl alır gibi değil.

 

Futbolcuların durumu bundan biraz daha zor. Düşününüz, dünyanın en iyi kulüplerinde oynamışsınız, çok paralar kazanmışsınız ama “bu kadar para harcamakla bitmez” deyip harcamışsınız. Doblo’ya binecek hâliniz yok ya, gidip son model spor arabalar almışsınız. Galericiler kankanız olmuş, gel kardeşim bu araba tam senlik, bak yanına da şu cip yakışır. Hem sizinle havasını atar, hem saflığınızdan yararlanır biri beşe satar.

 

Diğer yandan dayınız gelir, hani şu hayatı boyunca hiçbir işte dikiş tutturamamış, boyuna annenizden harçlık alan dayı, hatırladınız değil mi onu? “Gel yeğenim sana bir restoran açalım, dünyada bitmeyecek son meslek, herkes her şeyden fedakârlık eder ama yemek yemek zorunda” diye kanınıza girer. Al sana gitti bir sezonluk kazanç. Zaten ömür geçiverir, 18 yaşından 23-24’e kadar zaten kendini tutundurman, birkaç transfer yapıp iyi bir takımda kendini bulman, bir iki sezon da (kalabilirsen) orada kalıcı olman, oldu mu 25-26. Sonra sorunsuz 5 sene oynasan bile “Deneyimli futbolcusun” artık, gözünün içine bakarlar ne zaman jübile diye.

 

Arda’ya, Emre’ye sorsak nasıl anlatırlar kariyerlerini kimbilir. "Uzun uzadıya bir hayattı" mı derler, yoksa "göz açıp kapayasıya" mı?..

 

Bitmeye yakın ya da bittiğinde bir panik başlar. Oysa daha gencecik, 33-34 yaşında bir adamdır. Minik minik çocukları vardır, ama mesleğinin artık sonudur. E, başka meslek de bilmez, 100 futbolcu futbolu bırakırken 2-3 teknik direktör ancak çıkar aralarından para kazanan, futboldaki hayat standardını sürdürebilen. Takımda var 26 futbolcu, ama hoca bir tane. İyice stres basar. O sizin bizim gibi gidip metrobüse binemez, apartmanda 3+1’de oturamaz. Bunları yargılamak için söylemiyorum, hayatları belli bir standarttadır...

 

İşte tam bu noktada girer bankacı kadın devreye. Ama benim bu noktada da soru işaretlerim var. Bir bankacı risk nedir iyi bilir, gidip de Türkiye’nin en ünlü teknik direktörünü, her yere eli kolu uzanan, Cumhurbaşkanı’na bile çat kapı gidebilen en bıçkın, en deli fişek futbolcularını dolandırmanın hiç de iyi fikir olmadığını bilir diye düşünüyorum.

 

Bir de bu akılalmaz kazanç oranları. Hadi sokaktaki bir insanın bu ölçekte akıl danışacağı birileri olmayabilir. Ama bu futbol takımlarının yöneticilerinin hepsi büyük iş insanları. Demezler mi ki, böyle bir kârlı iş var, ne önerirsin? Yahut düşünmezler mi ki madem bu kadar kârlı kazançlar var, koskoca iş insanları neden yapmıyor da biz yapıyoruz? Onlar aptal mı?..

 

İşte bu noktada da işin network boyutu devreye girmiş. “Bak şu futbolcu da bu sistemde, bak bu hoca da burada” diye diye hepsine birbirini örnek göstermişler. Belki de futbolcular biraz da “Takım arkadaşım giriyor, ben eksik kalmayayım” diyerek girdi. Bir fırsatı kaçırıyorum hissi. Dolandırıcıların en büyük silahlarından biri.

 

Hani bu olaylar mahkemeye intikal etmeseydi, kendi aralarında çözselerdi belki hiçbir zaman bilemeyecektik bu olayı. Arda’nın sakalları da futbolu bıraktı diye beyazladı zannedecektik. Bu da bu çağın bir tezahürü: Hiçbir şey gizli kalmıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.