Hayat bilgisi

Sesli Dinle
A -
A +
Hayatımızda hiç aklımızdan çıkmayan derslerdendir. İlkokulda dördüncü sınıfa kadar okutulan ders hep aklımı kurcalamıştır.
Nedeni ise şu, okulların kurgulanış biçimi çocukları hayata hazırlamak değil. Daha çok, iş hayatına hazırlamak. Yani iyi bir aile babası, iyi bir anne, iyi bir insan, iyi bir komşu, iyi bir dost olmasını sağlamıyor. Matematiği, fiziği, geometriyi iyi öğretebilirse iş hayatına iyi bir çalışan yetiştiriyor. Lise üniversiteye, üniversite de şirketlere eleman yetiştiriyor.
Aslında hayat bilgisi lise çağlarında da verilmesi gereken bir ders. Yeniden kurgulanmalı.
 
Çok eski değil 30-40 yıl öncesine kadar 18 yaşında evlenen, işini kuran, dükkânını idare eden, ev ekonomisini yürütebilen gençlerin bugünkü akranlarına çocuk gözüyle bakıyoruz?
Kaçı 18-19 yaşında evlenip bir ev ve bir evlilik idare edebilir?
Kaçı bırakın bir şirketi, bir dükkânı idare edebilir? Sorumluluk alabilir?
 
Ev ekonomisini, aylık gelir giderini nasıl dengeleyeceğini, neleri alması, neleri almaması gerektiğini, para biriktirmeyi, yatırım yapmayı o zamanlar bilen gençler şimdi neden bilemiyor?
 
Hani teknolojiyle, internetle insanlar çok daha fazla bilgiye sahip olmuş, bilgiye erişim kolaylaşmıştı? Bilgiye bu kadar kolay erişebilen gençler hayat bilgisinden nasıl bu kadar uzaklaşabildi?
 
10 yaşında evinin alışverişini yapmaya giden, zerzevatçıdan sebze, meyve seçebilen çocukların yerini şimdi tablette oynadığı çiftlik oyunundan başka sebze meyve görmeyen çocuklar aldı.
 
Çok soru sorduk, şimdi cevapları bulma zamanı.
 
Ekonomi kötüleştikçe aileler çocuklarıyla daha az vakit geçirmeye başladı, bu azalış daha da artacak. Babanın iş yeriyle ilgili kafası rahat olmadığından akşam evdeyken kafasının içinde çekler, senetler dönüp duracak. Anne de babadan doğan bu boşluğu, evin içindeki tek yetkili, tek patron olma sorumluluğuyla yorulacak, o da çocuklarıyla ilgilenemeyecek.
 
İşte tam bu noktada babaanne, anneanne ve dedelerin müthiş bir sorumluluğu doğuyordu. Ama o da ne? Git gide artan kiralar ve ev fiyatlarıyla toplumun büyük kısmının oturduğu metrekare düştü. Kirada oturanlar neyse de kendi evi olanların bile evlerinin şişirilmiş, sanal değeriyle gözleri büyüdü. Onlar da satıp daha küçük eve geçmenin derdine düştü. Kutu gibi evler, çok daha az oda, babaanneye, dedeye yer yok.
 
Pandemiyle ilgili komplo teorilerinden biri de hatırlayınız dünyadaki yaşlı nüfusu azaltmaktı. “Dünyada çok insan var, azaltılmalı” diyenler vardı ve o söylemlerden sonra pandemi patladı. Ne acıdır ki birçok Avrupa ülkesinde huzurevlerinde çalışanlar işi bırakıp yaşlıları ölüme terk ettiler. Gözden çıkarılmışlardı. Dünyadaki küresel akıl sahiplerinin amaçlarından biri de dede ve nineleri yok etmekti.
 
Çünkü onlar anne ve babasının ilgilenemediği için kendini sanal dünyada, türlü türlü tehdidin doğrudan hedefi bulan evdeki çocuk ve gençlerin sığınacağı son limandı.
 
Çünkü onlar yine bu küresel para babalarına göre gereksiz yere emekli maaşı alıyor, ülkelerin kaynakları boşu boşuna onlara harcanıyordu.
 
Emeklilik demişken, İslam tarihinde emeklilik diye bir kavram yok, Avrupa’dan ithal etmişiz, orada tam en deneyimli çağına gelen insanları “emekli” edip kenara ayırmışlar, biz de buna uyum sağlamışız. Oysa İslam medeniyetinde emekli olmak diye bir şey yok. Aktif çalışmayı bırakabilirsiniz ama İslam sizden sadece cami cemaati olmanızı beklemiyor.
 
Diyor ki “Senin görevin torunlarına önderlik etmek, onlara “hayat bilgisi” vermek. Akıl hocası olmak, kılavuz olmak, yeri geldiğinde anne-babalarıyla aralarında köprü kurmak, aile içindeki tatsızlıkları çözmek.
 
Evliliklerin bile bu kadar hızla bitmesinin önemli bir sebeplerinden biridir bu küçülen ve dedesiz, ninesiz evler. Yaşı bizden büyük birçok abimiz, ablamız evlerinde eşleriyle tartışırken yan odada babasının ya da kayınpederinin, kayınvalidesinin olduğunu bilir, ona göre sesini ayarlardı. Çekinecekleri, utanacakları bir şeyler olurdu. Öyle uluorta bağıramazlardı. Evin nasıl ki bir sigortası var ve elektrik akımı yükseldiğinde tık diye atıp elektriği kesiyor, evlerin de büyükleri vardı sigorta mahiyetinde.
 
Sonuç, çocukların, gençlerin hayat bilgisine ihtiyacı var. Bunu biraz okul, biraz anne-baba, çokça da ailenin büyükleri vermeli. Yoksa koyun çiftliği oyunu tasarlayabilen ama üç koyun verseniz ikisini geri getiremeyecek, pazarlık edemeyen, işini çözemeyen, ev tutacağı zaman nasıl bir anlaşma yapacağını bilemeyen, çocuğu hasta olduğunda dizine yatırıp güzelce bir okuyup yüzüne üfleyemeyen gençlerimiz olacak.
Sağlıcakla.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.