Kim milletvekili olsun? Kim olmasın?

Sesli Dinle
A -
A +
Milletvekili olmanın belli hukuki şartları var. Bu şartlar şöyle;
 
> 18 yaşını doldurmuş olmak
> Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak
> Kısıtlı olmamak, hür olmak
> Herhangi bir kamu görevinde yasaklı pozisyonda olmamak
> 1 seneden daha uzun bir zaman hapis cezası almamış olmak
> Taksirli suçların hiçbirinden kesinlikle hapis cezası almamış olmak
> Yüz kızartıcı suçlardan herhangi birini işlememiş olmak
> İdeolojik gösterilere katılmamış olmak
> Erkek adayların askerlik görevini tamamlamış olması
> Eğitim konusunda en az ilkokul diplomasına sahip olmak
 
Her ne kadar meclise bizleri temsil etsinler diye vekil gönderiyor olsak da, aslında biz sadece lideri seçiyoruz. Seçtiğimiz hatta sevdiğimiz liderin de partisi hangisiyse oyumuzu ona veriyoruz. “Sevdiğimiz” kelimesini özellikle kullandım, çünkü biz Türk milleti olarak, çok köklü bir devlet geleneğinden geliyor olmanın verdiği bir özellikle liderlerimize duygusal olarak bağlıyız.
 
Mesela şöyle diyen pek görmezsiniz, “Normalde ben sağcıyım ama şu kişinin CV’sini inceledim, gerçekten çok iyi milletvekili olur, o nedenle oyum sol partiye”.
 
Şöyle diyenini ise hiç göremezsiniz, “Normalde ben solcuyum ama sağ kökenli / muhafazakâr iktidar gerçekten birçok şeyi başardı, çözdü, o nedenle oyum sağ partiye”.
 
Sağ seçmen liderine daha çok bağlanıyor, sol seçmen ise ideolojisine körkütük bağlı. Mesela AK Partili olup Tayyip Erdoğan hakkında olumsuz konuşana, MHP’li olup Devlet Bahçeli’ye kişisel sert eleştiri getirene rastlamanız zordur. Ama bir CHP’li Kılıçdaroğlu’nu çok sert eleştirebilir.
 
Ama aynı sağ seçmen lideri ile ilgili olumsuz konuşmazken, partisine “ceza” kesebilir. İstanbul ve Ankara seçimlerinde gördük. Yine aynı sol seçmen de Kılıçdaroğlu’yla dalga geçerken partisine asla laf söyletmez ve asla partisinin dışında oy kullanmaz.
 
Bu açıdan sağ seçmenin kurumsal tercihte sol seçmene göre daha demokratik, daha fikir değiştirebilen bir seçmen olduğunu söyleyebiliriz.
 
Aksi takdirde İzmir gerçeğini açıklayamazdık. İzmir gibi dünyanın incisi bir şehrin yolları, altyapısı, trafiği, kokusu, her şeyiyle çok geride kalmış bir şehrin CHP’den başka partiyi seçtiğini görebilir miyiz?
 
Her neyse, konumuz milletvekilliği demiştik. Bugünlerde vekil aday adaylarını görüyoruz. Ziyaretler yapıyorlar. İftarlara katılıyorlar. Mümkün mertebe herkese gülücükler dağıtıyorlar.
Siyasete giriş şeklimiz problemli. Türkiye gerçekliğinde milletvekili nasıl olunur? Siyasetin kapısını aşındıran kişilerin partideki seçici kurulları ikna etmesiyle. Parti liderini bir yerde yakalayıp ona talebini iletmesiyle. Ricayla, hatırla, gönülle.
Oysa başka nasıl olabilirdi? Vatandaş olarak sen, ben, Ahmet Amca, mahalleli, hepimizin tanıdığı, bildiği, gördüğü figürler var, o ilin, ilçenin derdiyle dertlenen. Ama siyasi partilerin kapısında da sıra beklemeyecek. Kimsenin önünde el pençe divan durmayacak. “Evet efendim, sepet efendim” demeyecek. İşte o adamları, kadınları bulabiliriz. Onları yüreklendirebilir, “Biz bu insanın bizi temsil etmesini istiyoruz” diyebiliriz.
 
Mesela çok ağır bir deprem felaketi geçirdik, değil mi? Bu depremde kim, ne yaptı? Kim yaraları sarmaya koştu. Memleketi orası olan ve olmayan, kimler depremzedelerin dertleriyle dertlendi? Sosyal medya ortada, bakalım kim ne yapmış. Depremzedelere soralım kimler yanınızda oldular? Vekil aday adaylarına soralım, “Depremde ne yaptınız?”
Özetle dostlar, milletin vekili, sözcüsü, dertlisi olmak için milletvekili olmayı beklemeyenleri bulalım. “Depremde henüz vekil değildim, o nedenle bölgeye gitmedim” diyen kişi milletin vekili değildir, milletvekili olamaz.
 
Belki bazılarınız, “Ömer Ekinci, depremle seçimleri bu kadar neden birbirine bağdaştırdın?” diyebilir. Dostlar, deprem çok önemli bir turnusol kâğıdı oldu. Üstelik seçimlere de bu kadar yakın bir dönemde olması, seçimlere girecek kişilerin o depremde ne yaptığını çok daha önemli hâle getirdi.
Seçimlere kadar çok fazla şey göreceğiz, çok pireler deve yapılacak, ayağı takılıp düşen “bana saldırıldı” diyecek, siyasiler birbirini fena hırpalayacak. Aman, biz millet olarak sakin olalım, birbirimize düşmeyelim. Hani sahada kavga çıkınca hakem kenara çekilir izler ya, daha doğru karar verebilmek için. Biz de öyle izleyelim ve kararımızı en doğru şekilde seçimde verelim.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.