Muhalefetin büyük başarısı

Sesli Dinle
A -
A +
Siyaset yazmak istemiyorum, sevmiyorum da. Ama aklım da almıyor. Önce sözüm ona sızdırılan Zoom toplantısını izledim, sonra da Kemal Kılıçdaroğlu’nun yayınını izledim bir miktar.
 
Kemal Bey’in en yakın çalışma arkadaşları İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın açtığı bir Zoom toplantısında konuşuyor.
 
Düne kadar “Yanındayız Sayın Çumurbaşkanım” (Bilerek böyle yazdım) diyenlere bu satırlardan cevap vermiştim, “Milletin iradesine ipotek koyamazsınız, emrivaki yapamazsınız, henüz cumhurbaşkanı olmamış birine “Sayın Çumurbaşkanım” diye hitap edemezsiniz demiştim. Dediler. Şimdi o gün sonuna kadar yanlarında olacaklarını belirttikleri adamı devirmek için toplantılar yapıyorlar.
 
Güya toplantı sızdırılmış. Herkesi aptal zannediyorlar. Öncelikle birisi bir Zoom toplantısına yanlışlıkla dâhil bile olsa (ki toplantıyı organize eden kişi katılma taleplerini tek tek onaylıyor, nasıl onayladınız?) yayını kayda almak için organize edenin, yani Ekrem İmamoğlu’nun onayını almak zorunda. Hem yanlışlıkla toplantıya aldınız, hem de yanlışlıkla kayda almasına izin verdiniz, öyle mi?
 
“Nasıl sızdırıldığını araştıracağız” demişlerdi, kaç gün geçti savcılığa suç duyurusunda bulunan var mı? Yok tabii ki. Kim savcılığa “beni yakalayın” diye suç duyurusunda bulunur ki?
 
CHP’nin o deve dişi gibi üst düzey yöneticilerinin hepsi kurban olmuştur bu operasyonda. Hepsi “Bakın hepsi benim yanımda” mesajı verebilmek için kurban edilmiştir. Dikkat edin, hepsi gayet sıradan günlük hâlleriyle otururken bir tek İBB Başkanı özel dizayn edilmiş bir arka plan, arka planda da Atatürk’ün baş köşede oturduğu bir tablonun önünde oturuyor. Yahu sübliminal mesaj vermek istiyorsunuz anlıyorum da, bu kadar kör göze parmak sübliminal olmaz ki. Biraz daha zeki adamlarla çalışın, biraz daha ince düşünün yahu.
 
Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Ülkemizin en önemli partilerinden, milyonlarca vatandaşımızın umut bağladığı bir partiyi elinde tutanların da, ele geçirmek isteyenlerin de bu kadar vasat olmasına üzülüyorum. Güçlü bir muhalefet gerek bu ülkeye.
 
Gelelim Ümit Özdağ ile Sn. Kılıçdaroğlu’nun herkesten gizli anlaşmasına. İki ortaklı bir şirketin ortaklarından biri bile bir başka firmayla anlaşma yapsa buna iki tarafın da birer harici şahidi bulunur.
 
Bakkal dükkânında olmayacak amatörlükle seçime girenler ülkeyi nasıl yöneteceklerdi?
 
Sevgili muhalif dostlar, biz de biliyoruz ülkedeki sorunları, ekonominin geldiği noktayı. Böyle olacağını seçimden önce de biliyorduk üstelik. O zaman soruyordunuz “Nasıl hâlâ Erdoğan” diye. Şimdi, iktidar olamadığı hâlde dağılan muhalefet bu hâliyle bile kaos olmuşken bir de iktidarda bu kaoslar çıktığında ne yapacaktık?
 
Bugün İyi Partililer her gün Kılıçdaroğlu’nu hedef alıyor. En büyük iki ortak değiller miydi? Ümit Özdağ ile anlaşma seçimden sonra ortaya çıktığında ne olacaktı?
 
Olmadı, seçimi kaybeden ilk muhalefet değilsiniz ama bu kadar kötü kaybeden, kaybetmeyi bile beceremeyen ilk muhalefetsiniz.
 
Normalde siyasiler seçimi bir gün kaybeder, siz 24 Haziran’ı her gün kaybetmeye devam ediyorsunuz. Ne diyelim, gerçekten büyük başarı.

KILIÇDAROĞLU’NA TÜYOLAR

Kemal Bey “Seçimi kaybettiniz, koltuğu bırakacak mısınız?” sorusuna hep yanlış cevap veriyor.
 
Demesi gereken şu, “Erdoğan çok güçlü bir lider, Türkiye’de 21 yıldır bir dönem geçiriyor. Milletle iyi bir iletişimi var. O yüzden de yaşanan sorunlardan dolayı millet onu sorumlu tutmuyor, tam tersi yine ondan medet umuyor. Bu yüzden de karşısına aday olan kişi kaybetmiş olmuyor sadece, millet ittifakının tüm partilerinin en tepeden en alta hepsi kaybetmiş oldu. Benim gitmem, başkasının gelmesi durumu değiştirmeyecek. Biz, Erdoğan sonrası döneme hazır ve hazırlıklı olalım, millet bugün bana %48 verdi o zaman belki %51 verecek. Ama bu bir seçimlik bir konu değil. Ben en azından bu kadar partiyi, bu kadar unsuru Erdoğan karşıtlığı parantezinde bir arada tuttum. Esas mesele seçimi kaybetmek değil, kaybetmeyi yönetebilmek. Kaybetmeyi yönetemediğimiz için şimdi yerel seçim de, sonrasındaki genel seçim de tehlikede. Benim yerime gelmek isteyenlerin derdi “Sen kazanamadın, ben kazanırım” değil, “Sen kalk, biraz da ben oturayım” derdi.
 
Şunları söyleseniz köylerde TRT’den başka kanal çekmiyor gibi abuk önermelere hiç gerek kalmazdı Sayın Kılıçdaroğlu.
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.