Peki ya ekrandaki hocaların enkazı?

Sesli Dinle
A -
A +

Psikolojimiz bozuldu. Ekrana çıkan her profesör “Öleceksiniz, yüz binlerce insan ölecek, şu ilçe komple ölecek, bu bölge, tamamen ölecek” diyor... Yahu böyle bir olay olabilir mi? Tamam insanımızı uyanık tutalım, tamam bu bilinci koruyalım ama bir ilçenin tamamı ölecek demek ne demek? Tamamı yıkılacak demek ne demek? Sizin aklınızdan zorunuz mu var?

 

Şu sıralar herkes ev bakıyor, istisnasız herkes. İlçesi ile ilgili bir profesör bir cümle söylediyse hemen güvenli denilen ilçelere bakıyor insanlar. Peki ya taşınmaya imkânı olmayanlar? Peki ya başka ilçeye gidemeyecek olanlar? Neden insanlara bir çıkar yol, bir umut, bir çözüm yolu önermiyorsunuz?

 

Elbistan’da, Pazarcık’ta, Hatay’da bile yıkılan çok binamız olduğu hâlde ayakta kalan, sapasağlam, hatta altındaki züccaciyecideki porselen tabakların kırılmadığı binalar var. Demek ki yapan yapıyor. İşini düzgün yapanın binasında oturuluyor.

 

Ama öyle bir hava estiriliyor ki, bütün binalar yıkılacak deyince binası sağlam olanla çürük olan eşitlenmiş oluyor. Hatta kanımca binası çürük olan, “neyse sadece benimki değil, hepsi yıkılacakmış” deyip rahatlıyor bile olabilir!..

 

İletişimde buna "doz aşımı" deniyor. Eğer bir tehlikeyi olduğundan çok daha fazla, abartarak anlatırsanız olayın gerçeklik boyutu da abartı boyutunun yanında uçup gidiyor.

 

Mesela sağlam ilçeler diye liste yapıyorlar. İlçenin bir kısmı ova, bir kısmı ise yamaç, hepsini nasıl aynı kategoriye koyuyorsunuz? Bir kısmı 40 yıl üstü, bir kısmı yeni yapılmış. Bir kısmı gereğinden fazla kat çıkılmış, bir kısmı ise iki katlı, üç katlı. Hepsine birden yıkılacak demek ne demek?

 

Konu döndü, dolaştı deprem profesörleri arasındaki kavgaya, yıllara sari küslüğe geldi. Birinin çok sağlam dediğine diğeri çürük, birinin burada deprem olmaz dediği yere diğeri her an olabilir der hâle geldi. Bunları izleyen vatandaş ne yapsın? Pinpon maçı izler gibi, bir o köşeye, bir bu köşeye. Şimdi değerli hocalar, siz vatandaşa iyilik mi yapmış oldunuz?

 

Bir de çok enteresan Celal Şengör’ün bir videosunu izledim. İstanbul’da neresi sağlam, neresi değil, bunun bilgisini verirken Bağcılar’ı, Göktürk’ü vesair birçok ilçeyi, bölgeyi bilmiyor. “Bağcılar nereydi?” ne demek hocam? Sen İstanbul’u bu kadar mı biliyorsun?

 

Şu anda yapılan bu propaganda hayrımıza değil, faydamıza değil. Bunun bir iletişim stratejisinin oluşturulması gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ekibine bu noktada çok iş düşüyor. Vatandaşa neyi, hangi frekansta, hangi ayarda, ne sıklıkla söylenmeli ki bu korkuya, infiale dönüşmeden katalizör olup doğruya sevk etsin. Bu, planlanmalı...

YENİ VURGUNLARA HAZIR OLUN!

“Bizi arayın. Binanızın depreme dayanıklılığını en uygun fiyatlara analiz edelim” yahut “Binanız için sağlam raporu verilir” ilanları görebiliriz.

 

Evlerimiz sismik izolasyonludur cümlesi ilanların olmazsa olmazı hâline gelebilir. Sismik izolasyon teknolojisi şimdilik maliyetli, uygun yolluları bulunur, benzerleri bulunur, şunu yaparsak “sismik izolasyonluymuş gibi olur"ları bulunur.

 

“Uygun fiyata binanız güçlendirilir”ciler çıkacak...

 

Kısacası bu oluşturulan kargaşa ortamından yine beslenenler, yine bunu bir ticari fırsat(!) görenler olacak. Korkum odur ki birileri vatandaşın cebindeki üç-beş kuruşu iç edip üstüne bir de depreme karşı hiçbir ekstra dayanıklılık sağlamayacak. Bunun önünün bugünden alınması gerekiyor...

DEMOGRAFİ NE YÖNE EVRİLİYOR?

Demografimizle ilgili iki önemli durum var. İkisi de birbiriyle ilintili. Deprem bölgesinde yaşayan insanlarımızın bir kısmı şimdilik ya bölgede çadır ya da konteyner kentlerde, bir kısmı da başka bölgelerdeki akrabalarının yanında. Şu anda bölgede olanların bir kısmı göçecek. Gitmiş olanların bir kısmı oralara yerleşecek. Bu göçün planlanması gerekiyor.

 

İkincisi büyük şehirlerdeki kiralardaki fahiş artış, depremle beraber kiralar bir kat daha katmerlendi. İyice içinden çıkılmaz hâle geldi. Bu da büyük şehirlerden geriye göçü tetikleyebilir. Tetiklemeli de. Zira İstanbul 30 milyona dayandı. İstanbul Depremine ilişkin yapılacak tek şey binalarla ilgili değil, bu şehir bu kadar insanı kaldırmıyor.

 

Demografimizle ilgili hepimizin bildiği, hep beraber bu doğrultuda ilerlediği bir büyük projeye ihtiyacımız var.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.