Seçim sonucu ne olacak?

Sesli Dinle
A -
A +
“Beyoğlu’nun En Güzel Abisi” romanında Janti Cemal isimli karakterin bir sözü var. "Vurun beni eyvallah. Ölürsem mesele yok, ama yaşarsam sıkıntı büyük.”
 
Çok etkileyici bir söz gerçekten. Bana, yaklaştığımız seçimi hatırlatıyor. Nedenini anlatayım.
 
Seçimler başa baş. Millet İttifakı “Biz kazandık, şöyle fark attık, böyle öndeyiz” diyor.
 
Cumhur İttifakı ise daha kontrollü. Yendik, ezdik, geçtik diyen pek yok.
 
Millet İttifakı seçmeni kazanacağından çok emin, aksi durum büyük bir yıkıma neden olabilir. İki tarafın da destekçilerini kesin bir zafere hazırlaması sakıncalı ve tahrip edici olabilir. Hele de böyle bıçak sırtı bir seçimde.
 
Şu anda dört adayla girilecek gibi gözüküyorsa da ben o kadar emin değilim. Son güne kadar aday sayısında değişiklik olabilir. Hâlâ perde arkasında görüşmeler sürüyor bildiğim kadarıyla.
 
Dört aday demek seçim ikinci tura kalabilir demek ama toplumun buna enerjisi yok, döviz kurları sınırları zorluyor. İkinci tura kalırsa bu iki seçim arasında ekonomik olarak daha da zorlanabilir sınırlar. O nedenle son güne gelindiğinde toplumun tekrar iki kutba toplaşacağını düşünüyorum.
 
Bir de her ne kadar hükûmeti ve Sayın Erdoğan’ı eleştirse de, ona kızsa da muhalif de olsa ben Türk insanının 21 yıllık bu iktidarın değişmesini, el değiştirmesini kafasında canlandırabildiğini düşünmüyorum. Bu da Sayın Erdoğan’a psikolojik üstünlük sağlıyor.
 
Bir başka grup insan, yine kızan, eleştiren ama bir yanıyla da Erdoğan ile duygusal bağ kurmuş bir seçmen profilinin de Erdoğan’a bu seçimde vefa oyu vereceğini düşünüyorum. Bu seçim sonu yaşanacak bir değişimin, Erdoğan’a vefasızlık olacağını, hikâyesinin yarım kalmasına sebep olacağını düşünen çok insan var.
 
Başta “Cumhur İttifakı daha kontrollü” demiştim. Hatırlarsanız son 2-3 seçime kadar AK Parti seçmeni oy kullanmaya bile kolay kolay gitmezdi. “Nasıl olsa bizimkiler kazanacak” düşüncesiyle. Ne zaman ki işler zorlaştı, AK Parti seçmeni sandıklara artık eli mahkûm gelmeye başladı. İşte bu seçim de bu eli mahkûm gelişin zirvesi. “Ben gitmesem de olur”dan, “Ben gitmezsem olmaz”a geçiş. Bu nedenle AK Parti ve
 
Cumhur İttifakı seçimi %100 kazanacağını düşünse de bunu kamuoyuna açık etmeyecektir. Bu da akıllıca bir strateji.
Millet İttifakı bileşenlerinin Sayın Kılıçdaroğlu’na hitaben “13. Cumhurbaşkanı’mız” demesi bir seçmen olarak beni rahatsız ediyor, bunu da ekleyeyim. Kendi seçmenini konsolide ediyor olabilir ama genel olarak seçmene “Sen daha oyunu kullanmamış olsan da biz cumhurbaşkanımızı ilan ettik, senin fikrini önemsemiyoruz” mesajıdır bu. Seçmen olarak biz daha sözümüzü söylemedik ki? Milletvekili adayınıza “Milletvekilimiz” demiyorsun, adayımız diyorsun ama cumhurbaşkanı adayına “Cumhurbaşkan’ım” diyorsun. Hukuki açıdan yetki gasbıdır bunun adı, Cumhurbaşkanı olmayan ve belki de olmayacak kişiye cumhurbaşkanım diyemezsin.
 
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Teknofest’in ilk gününde Kılıçdaroğlu’nun çıkıp, Teknofest’in düzenlendiği yer olan Atatürk Havalimanı’nı Amerikalı SNC’ye vereceğini açıklaması da büyük talihsizlikti. Ama talihsizlikten de öte çok büyük stratejik hataydı.
 
Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam o gün torunlarımı alır, kırmızı Teknofest montlarından giyer Teknofest’e giderdim. Ters köşe bir hareket olurdu. O ise aksini seçti.
Bir enteresan durum da Millet İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir mitinginde vuku buldu. Şöyle diyor İBB Başkanı “Var mısınız sendeleyeni düşürmeye?”
 
Türk insanının genetik kodlarını bilen herkes şunu da bilir ki Türk insanı sendeleyeni düşürmez. Toplumun değerlerinden bu kadar bihaber olmamalıydı Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı.
 
Hazır genel bir seçim değerlendirme yazısı olmuşken şunu da ekleyeyim. Ben Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın yerinde olsaydım Meral Hanım’ın masadan kalktığı günlerde yapılan pazarlıklarda Cumhurbaşkanı Yardımcılığı için lobi yapmak yerine tam tersi bu teklife şöyle bir cevap verirdim.
“Bizi İstanbullular ve Ankaralılar seçti, dönemimizi tamamlayana kadar Türkiye’nin en önemli bu iki ilinin başından ayrılamayız. İstanbul’un kaybedecek bir dakikası bile yok diyerek geldik, şimdi İBB Başkanı olarak şehir şehir gezemem, İstanbul’a ihanet edemem.”
 
Bunu deseydi kahraman olabilirdi İmamoğlu ve Yavaş.
Şimdi gelelim en baştaki roman alıntısına. Tayyip Erdoğan’ın karşısında şu anda 6 parti lideri ve 2 büyükşehir belediye başkanı var. Bu parti liderlerinin çoğu ve iki büyükşehir belediye başkanı bu seçimi kazanmazsa bile sonraki dönemler için güçlü adaylardı. Ama şimdi hepsi birden aday, karşılarında Erdoğan.
 
Kazanırlarsa eyvallah, ama kazanamazlarsa sıkıntı büyük. Erdoğan, karşısındaki sekiz siyasetçiyi birden yenmiş olacak, tamamını siyasetten emekli edecek. Sonuç ne olursa olsun yakın siyasi tarihimizin en ilginç seçimlerinden biri olacak.
Ülkemiz için en hayırlısı olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.