Selçuk Bayraktar'a tanıklığımdır

Sesli Dinle
A -
A +
Selçuk Bayraktar’la tanışıklığım, onu Türkiye’nin tanıdığı zamanların 8-10 yıl kadar öncesine dayanıyor. Beraber tek fotoğrafımız var, o da sabaha kadar ülke meseleleriyle dertlendiğimiz bir gecenin yorgun bir saatinden. Hiç paylaşmadım.
 
Selçuk Bayraktar evlendikten sonra ayaküstü birkaç yerde karşılaşmamız dışında görüşemedik. Malum, tanındıktan sonra insanın eşi dostu çok olur. Benim bizzat tanıştırdığım kişilerin gün gelip benim tanıştırdığımı unutup “Ben Selçuk Abi’yi iyi tanırım” dediğini görünce uzaktan dua etmek ve destek vermek dışında Selçuk Bayraktar’la olan hatıralarımı kendime saklamıştım.
 
Bugün bir arkadaşım “Herkese eşit fırsatlar sunulsaydı eğer, bu ülkede Selçuk Bayraktar’dan çok daha iyisini yapacak binlerce genç vardı” diye bir Tweet’i okuyunca artık bir şeyler söylemenin zamanıdır dedim.
 
Selçuk Bayraktar’ın kamuoyu önünde geçmişte önlerinin nasıl kesildiğini anlattığı konuların detaylarını da biliyorum. Ve hepsi doğru olmasının ötesinde çok daha fazlası var ama Selçuk Bayraktar devletimize laf, söz gelmesin diye hepsini anlatmıyor.
 
Mesela “Ben İsrail’in Heron’u yerine sizin uçağı alırsam İsrail beni bir haftada koltuğumdan eder” diyen bürokratları. Mesela kendilerine uçuş izni vermemek için direnen yetkilileri.
Kendileri söylemez ama ben söyleyeyim, Bayraktar ailesi FETÖ’ye karşı ilk günden beri mücadele vermiş ve FETÖ’nün kumpas davalarında haksız yere içeri atıp yıllarca çürüttüğü Türk ordusunun şerefli subaylarının ilk günden yanında durmuş bir ailedir.
 
Benim TV programı yaptığım dönemlerde Selçuk Bayraktar programımın en büyük destekçilerindendi. Her bölümümü izler, beni eleştirirdi. Birçok ünlü konuğumu ayarlamama vesile olmuştu. Kendileri de üç kardeş (Selçuk, Haluk ve Ahmet Bayraktar) bir bölümde programıma konuk olacaktı ama kardeşlerden biri son anda vazgeçince Selçuk Abi “ya hepimiz ya hiçbirimiz” dedi, programı son anda iptal ettik.
Ara sıra arar, “Ömer gel de bir yemek yiyelim” derdi, bazen de ben arardım “Abi yemek yiyelim” derdim. Ben aradığımda çoğunlukla buluşamazdık çünkü Keşan’da Bayraktar TB2’nin uçuşları için alanda olurdu. Programımı izlerdi demiştim ya, eklemeden geçmeyeyim, Keşan’da uçağın başında 6 metrekare bir konteynerin içinde bir yandan çalışıp bir yandan izlerdi. Program sonrası mutlaka güzelce bir fırçalardı, “şu konuğu nereden buldun”, “bu ne anlattı bir şey anlamadım” diye beni gömerdi.
 
Bu kısmı lütfen iyi okuyun. İkitelli’deki fabrikalarına beni ilk çağırdığında saat gece yarısına yakındı. Gittim, güvenliğe “Selçuk Bayraktar’a geldim” dedim, “Tamam” deyip haber verdi ama çelik kapıyı açmadı. “Abi neyi bekliyoruz” dediğimde şu cevabı verecekti: “Bu kapı dışarıdan açılmıyor, Selçuk gelip alacak seni”.
 
Bu cevap beni kendime getirdi, neyle mücadele ettiklerini, nasıl tehlikelerle karşı karşıya olduklarını anladım. Dışarıdan gelecek bir saldırıda güvenliği ekarte edip içeri girilemesin diye böyle bir tedbir almışlardı. Zaten o dönem annesi, babası da dâhil hep beraber fabrikada kalıyorlardı, yine bir güvenlik tedbiri olarak.
 
Şimdi bu insanlara “Damat oldu önü açıldı” derseniz çok büyük haksızlık etmiş olursunuz. Ama şu bir gerçek. Selçuk Bayraktar ve Haluk Bayraktar Türkiye’nin millî teknoloji hamlesi sürecinde etkin rol sahibi mi? Evet. Kurucusu oldukları Türkiye Teknoloji Takımı Vakfının (T3 Vakfı) organize ettikleri TEKNOFEST’i devletin ilgili tüm kurumları destekliyor mu?
 
Evet.
 
Millî teknoloji hamlesi kime çalışıyor? Türkiye’ye. Teknofest kime çalışıyor? Türkiye’ye ve Türkiye’nin geleceğine.
Yani önü açıldı dedikleri, Haluk Bayraktar, Selçuk Bayraktar gibi kamuda, bürokraside kolay bulamayacağınız kalibrede, tecrübede, eğitimde adamların maaş almadan ülke için çalışması demek.
 
Önü açıldı dedikleri milyonlarca genci uzayla, gökyüzüyle, bilimle, robotla tanıştırdılar demek.
 
Yok, onlar değil Baykar’ın önü açıldı diyen varsa hâlâ, 2022 gelirleri 1,18 milyar dolar olan bir şirketin ihracat oranı da yüzde 99,3 ise, o şirketin önü açılmış olmuyor, o şirket cari açık kapatmış oluyor.
 
Seçim öncesi ülkenin önemli bir değerini yıpratmak yerine değerli siyasiler, tartışmalarınızı kendi mecranızda yapsanız? TEKNOFEST’in başladığı gün, yapıldığı yer olan Atatürk Havalimanı’nı bir Amerikalı şirkete vereceğinizi söyleyerek bel altı güreşmeseniz? Daha güzel olmaz mı?
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.