Aralarında aday teklif eden ya da dillendiren de yok. Bu kaos onların da işine geliyor. Nasıl olsa; suçlu TFF, suçlu Ankara oluyor. Kulüplerin kabahati konuşulmuyor.

Borçlar, faizler, transfer fiyaskoları...

Yeni TFF Başkanı'nda aranan şartlar

1) İşe çok hâkim ve her konuda bağımsız olmalı.

2) Az konuşmalı, kamuoyu ses tonunu dahi bilmemeli.

3) Kurullar ince ve sık dokunarak (PFDK, MHK, TAHKİM) belirlenmeli; bağımsızlıkları tartışılmamalı.

4) Futbolu çok sevmesin! Riva'da haftada birkaç günden fazla bulunmamalı.

5) Kulüplerle yüz göz olmayacak, araya mesafe koyacak biri olmalı.

6) TFF Yönetim Kurulunu tek başına yapabilecek güçte biri olsun. Tek bir kişi ilave edilecek olursa, adaylıktan vazgeçebilecek biri olmalı. (Tıpkı Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Bey'in yaptığı gibi.)

7) TFF Başkanı ve MHK Başkanı asla birlikte mesai yapmamalı.

Bu iş 18 Temmuz'a kalırsa...

TFF Genel Kurulu 18 Temmuz'a kalırsa bir sezon daha heba olur. 9 Ağustos'ta lig başlıyor. Kurulların tespiti, çok aceleye gelir.

Hakem, gözlemci, temsilci kadrolarının belirlenmesi bu dar vakitte çok büyük sıkıntıya yol açar.

Fikstürün çekilmesi, takvimin işlemesi için ciddi bir hazırlık gerekiyor.

Limitlerin belirlenmesi, değişmesi veya güncellenmesi gereken talimatlar var.

Bütün bunlar aceleye gelecek, iki üç haftaya sığdırılacak işler değil!

18 Temmuz'da yapılacak bir genel kurul; hiç yapılmamış bir genel kurul demektir.

Kurullar seçimle olur mu?

Kulağa çok hoş gelen bir cümle; "TFF bünyesindeki kurullar seçimle gelsin!"

Ay; ne kadar demokratik, adil ve bir doğru düşünce(!)

Biz bunların nelere mal olduğunu geçmişte çok yaşadık.

Faal hakemlerin oy kullandığı, TFF genel kurulları vardı.

Bir kısmı Şenes Erzik'e, bir kısmı Kemal Zorlu'ya oy veriyordu.

Bir MHK'nin seçimle gelmesi ne demek biliyor musunuz?

Hakemleri yöneteceklerin kulüp kulüp gezmeleri demektir. Pazarlıkların başlaması demektir...

F.Bahçe'nin, Trabzonspor'un oy verdiği MHK kazandı, G.Saray'ın, Beşiktaş'ın desteklediği MHK kaybetti! Haydi, çık işin içinden!

Kurullar ya da bir MHK kulüplere minnet etmeden seçilebilir mi? En azından MHK seçimle olmaz.

En tehlikeli MHK Başkanı; kulüplerle iş tutanıdır! Kulüplere elini kaptıran, vücudunu kurtaramaz.

Ali Koç diyor ki...

Sayın Ali Koç'un eleştirilerinin büyük bir bölümüne katılmakla beraber ikisine şerh koymak istiyorum.

1) 2009-10 sezonu. 34. hafta F. Bahçe-Trabzonspor maçı. Dk. 13 maç (1-1) oldu. F.Bahçe'nin tek kale oynadığı bir maçtı. Üstünlük sayısını bulamadı, şampiyonluk gitti.

2) 2020-21 sezonu. 41. hafta, sondan bir önceki hafta. F.Bahçe- Sivasspor (1-2) bitti. İç sahadaki bu maçı kazansaydı, şampiyondu.

Erden Timur diyor ki...

Sayın Erden Timur diyor ki; "Yabancı hakem getirelim, geçmiş yıllardaki pozisyonlar inceletelim. Kime ne haksızlık yapıldıysa ortaya çıksın. Belki çok fanatik insanları rahatlatamayız ama geri kalanı rahatlatırız."

1) O getireceğiniz "otoriteye" itimat edecek karşınızda bir "kitle" var mı? Collina, Rosetti gelse ikna olacaklar var mı?

2) Memleketin meselesi zaten tam da işte "çok fanatik" dedikleriniz. Onları rahatlatmak mümkün değil. Ve onlar hep ayakta!

3) Diyelim ki; becerdik, o "otoriteyi" getirdik, herkes de ikna oldu; geçmişteki puan cetvellerini, şampiyonları mı değiştireceğiz?