MEYDANLARIN DİLİ...

A -
A +
15 Temmuz,
Tarihin en büyük kara günü.
Yerli-yabancı hainler FETÖ adı altında birleşerek sadece Türkiye’nin değil, bütün dünya mazlumlarının ümidi olan iktidarı devirmek istediler. Samimiyeti, imanı ve ihlası bütün dünya tarafından malum olan bir büyük lideri ve ailesi ile beraber yok etmek istediler. Samimi vatan evlatlarını şehit ettiler, binlercesini yaraladılar. Babası gözünün önünde şehit edilen 16 yaşındaki Abdullah Tayyip’i yürekleri dağlayan “Baba! Baba!” çığlıklarına aldırmadan şehit ettiler...
Amaç belli idi. Son kale olan Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmek ya da parçalayıp bölmek. Cibilliyetsizlerin niyetleri günlerdir yazılıp çizildi. Takke düştü kel göründü. Aylarca, yıllarca yazılacak, çizilecek, konuşulacak...
Kendilerince her şey hesap edilmişti...
Hesaba katmadıkları bir şey değil, çok şey vardı.
Öncelikle Allah’ın da bir hesabı olduğunu,
Menderes’in asıldığında bir şey yapamamanın acısıyla 56 yıldır kıvranan bu milletin inandığı, sevdiği liderine bağlılığını,
“Başkan”ının “Meydanlara çıkın!..” talimatına “Cumhur”un anında icabet etmesini,
Sağcısı-solcusu, Alevisi-Sünnisi, Türk’ü-Kürt’ü, Laz’ı-Çerkez’i ile ülkemin bütün renkleri sokağa dökülmüş, “Doğru!.. Biz sana oy vermedik amma, seni de bu hainlere yedirmeyiz!..” çığlıklarını,
100 yıl geçmesine rağmen bu asil milletin Çanakkale Ruhunun depreşmesini,
“Ölümü, içinde öldürmüş” insanların Allah’tan başka kimseden korkmayacağını,
En aziz varlığı, canını, bedenini tankın altına atacağını,
Milletin parası ile alınmış, düşmana yöneltilmesi gereken namluların millete yöneltildiğinde parmağının ucu ile namluyu iteleyen dedenin samimiyetini,
Tankın egzozuna atletini, gömleğini tıkayarak çalışmaz hâle getiren Karadenizli kardeşimin zekâsını,
“Allah’ım Recep Tayyip amcamı koru...” diyen 5 yaşındaki Ayşe’nin masum duasını,
Bu milletin kendisine yapılan iyilikleri asla unutmayan yapısının olduğunu,
Unutmuşlardı. Ya da Allah onlara unutturmuştu...
***
Daha çok şey sayılabilir. Lakin her “Hayır sandıklarınızda şer, şer sandıklarınızda hayır vardır. Allahü teala bilir siz bilemezsiniz” (Bakara 216) ayeti mucibince, zahiren şer gördüğümüz bu hâlden hayırlar da çıkabilir.
“Hainler korkak olur!” gerçeği bir kez daha tezahür ediyordu. Bu silahsız, tanksız, topsuz, uçaksız canından ve imanından başka hiçbir şeyi olmayan bu asil millet, hainleri püskürttü. Önlerine kattı kovaladı.
Bu olay, emin olunuz ki; tarihte kazandığımız zaferlerin hiçbirinden aşağı kalmaz. Bunu tarih yazacaktır. Yüzlerce kahramanlık hikâyeleri çıkacak, bunları da tarih yazacaktır.
15 Temmuz, biz orta yaş sınırında olanlara, gençlerimize, yaşlılarımıza, çocuklarımıza, kadınlarımıza, okumuş-okumamış topyekûn milletimize bir hakikati daha gösterecekti;
Meydanların Gücü...
Öyle bir güç ki, Akif’in ifadesi ile;
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.”
Günlerce 81 il ve 919 ilçede “demokrasi nöbetleri” tutuldu. Gündüz işinde gücünde olan halkımız, akşam yemeğini yer yemez kendisine en yakın meydana gidiyor. Benim Ayşe kötü alıştı. Akşam ezanı okundu mu, ayaklandırıyor milleti “Hazırlanın pikniğe gidiyoruz!”... Çoluğuyla, çocuğuyla, kundaktaki bebesi, tekerlekli sandalyedeki dedesiyle... Her kesimden, her görüşten, her inançtan, her etnik kökenden...
Öylesine büyük bir olgunluk ve nezaket var ki o meydanlarda. Dostluklar, ikramlar, coşkular... Tanıyan, tanımayan. Normal zamanda asla yan yana gelemeyecek dediğimiz insanların kol kola olduğunu görüyoruz. Tek bayrak var; Türk bayrağı. Tek gaye var milletin bekası...
Her meydana gidişimde bir kez daha şükrediyorum Allah’a, böylesine asil bir milletin mensubu olduğum için. Öyle ki, her gördüğümü kırk yıllık dost gibi görüyorum. Sümüklü çocuğun sümüğünü silmek, kalabalığa girmeye çalışan dedeye yol açmak, hiç tanımadıklarıma çay ısmarlamak artık adiyattan oldu meydanlarda... Hani diyorum, bu güzel milletin oy’u ile alay edenlerin kulakları çınlasın.
Bu kalkışmayı yapan hainler Kısıklı’yı, Taksim’i, Kızılay’ı, Nizip’i, Simav’ı, yani Türkiye meydanlarını da hesap edememişti...
***
Meydanlarda herkes coşku ile bayrağını sallarken, onları izlemek bana büyük keyif hatta “inşirah” veriyor... Ben de saklı kalmasını arzu ettiğim “meydan duygularımı” hadi sizinle de paylaşayım.
Bu milleti baş tacı etmezsek, ayaklarının altını öpmezsek Allah gücenir bize..!
Bakanlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, bürokratlarımız hasılı devleti yöneten kim varsa bir vatandaş olarak arzımdır.
Bu millet sevdiği, kendinden bildiği, inandığı liderini ve onun temsil ettiği milli iradeyi korumak için canını ortaya koydu, koyuyor. Bu millet görevini yapıyor. Size, bize hepimize düşen, bulunduğumuz makamla işi olan bu milleti “VIP” olarak karşılayalım.
Bu arada, büyük ve hayati bu olay karşısında bütün siyasi çekişmeleri bir kenara bırakarak ilk günden bu yana tavrını ortaya koyan CHP, MHP başta olmak üzere muhalefet partilerine düz bir vatandaş olarak müteşekkirim. 7 Ağustos Yenikapı Meydanında dünyanın, gelmiş geçmiş en büyük mitinginde tek yürek çarpan aziz milletimin her bir ferdinin alınlarından, ellerinden hatta ayaklarından öperim...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.