OYUN VE HAKÎKAT

A -
A +

İsrail, 1 Nisan 2024’te İran’ın Şam sefaretini vurdu. Bu tecâvüzden birinci derecede rahatsız olması gereken tabiatıyla Suriye devletiydi. Ama artık Suriye diye bir devlet şeklen var olduğundan oradan İsrail’e bir misilleme gelmedi. Büyükelçiliği saldırıya uğrayan İran ise üst perdeden tafralarla hesap sorulacağını ilân etti.

 

Tahran, düşündüğü misillemenin zamanını 72 saat önceden paylaştı. Konuyla ilgili olanlar bir “acaba” derken İran, 14 Nisan gece yarısında İsrail’e 331 füze ve Kamikaze İHA’ları fırlattı. İsrail, ABD, İngiltere ve Ürdün uçakları, İran füze ve İHA’larının çoğunu İsrail’e varmadan havadayken imha ettiler. Düşman sahasına sadece 7 füze ulaşabildi. İran füzelerinden bir kısmı hiç patlamadı, bazılarıysa uçurtma gibi elektrik tellerine takıldı. Onlardan da yalnızca biri, güneydeki bir bedevî kasabasındaki bir hava üssüne düştü. Hafif bir hasar oldu. 8 yaşında bir kız çocuğu basitçe yaralandı… Hepsi bu kadar. İran’ın misilleme, cevap verme veya meşru müdafaa adına yaptığı kükreyen aslanlığının tamamı bundan ibaret. O kadar ki İran silahları havadayken İsrail hükûmeti, halka sığınaklara gitmeye gerek olmadığını duyurdu. Dünya savaş tarihinde böyle bir durum ilk defa yaşanıyor olsa gerek.

 

İran, olaydan hemen sonra yaptığı resmî açıklamada maksadın hasıl olduğunu ve mes’elenin kapandığını, İsrail’in cevap vermemesi hâlinde tekrar edilmeyeceğini ilân etti. Hemen her gözlemci, şu yaşananların bir tiyatro olduğunda hemfikirdir.

 

İki perdelik bu oyun neden sahnelendi?

 

Tiyatronun yönetmeni Beyaz Saray, oyuncularıysa Tel-Aviv ve Tahran yönetimleridir.

 

İlk sebep, Gazze’deki vahşi soykırım yüzünden insan içine çıkamaz hâle düşen İsrail’in Gazze’ye, Filistin’e saldırmakta ne kadar haklı olduğunu göstermeye çalışmak, O’nu mağdur gösterme gayretkeşliğidir.

 

Bu mantık şunu demektedir.

 

-İsrail, şâyet, Batı tarafından himâye edilmezse İran ve diğer düşmanları tarafından yok edilir! Nitekim, İran’ın kâğıt uçurtmalar örneği saldırısı üzerine Joe Biden, misillemeyi mübalağa ederek “kendimizi, İsrail’in müdafaasına adadık!” dedi ve soykırımcı terörist ‘Gazze Celladı’na bir defa daha maddî destek sağladı. 7 aydır kudurgan bir saldırganlık, soykırım ve katliam yapan İsrail’i rahatlatmak, dikkatleri başka tarafa çekmek ve onu mağdur göstermek için bu senaryo yazılıp oynandı!

 

İran, bu tiyatroda neden oynar?

 

İki sebebi var.

 

Biri, imânla alakalıdır, itikâdidir.

 

İkincisi coğrafî ve siyâsidir:

 

İran, Sünnî İslâm’a, Ehl-i Sünnet’e muhaliftir. İsrail ve haçlı dünyası ise Sünnî İslâm’a, Ehl-i Sünnet Müslümanlığa düşmandır. Bu zaviyeden dikkatle bakınca İran, İsrail ve Batı âleminin aynı müşterek gâyede buluştuğu görülüyor.

 

İkinci sebebe gelince:

 

Tahran idarelerinin Filistin, Gazze diye bir derdi yoktur. Olsaydı, 7 Ekim 2023’ten sonra Lübnan’da Tahran’a bağlı Hizbullah kuvvetleriyle İsrail’e bir cephe açardı. Bu olsaydı Müslümanlar, Gazze’de 40 bine yakın şehid ve 80 bine yakın yaralı vermezlerdi. Bu kayıpların içinde açlıktan ölenler vardır.

 

İran, bunu yapmaz; Filistin’e, Gazze’ye merhem olmaz. Arada bir mırıltı kabilinden ses etmesi göz boyamadır.

 

İran, niçin böyle davranıyor?

 

İtikadî sebebi söyledik.

 

Coğrafî ve siyâsî sebebe gelince:

 

İran’a göre, Gazze’ye yardım Türkiye’ye yarar. Türkiye ve İran arasındaki sıcak savaş 1639’da Kasr-ı Şirin’de sulha bağlanmış olsa da bir hayli zamandır bu bölgeye hâkimiyet noktasında örtülü bir mücadele vardır:

 

İran, Irak ve Suriye’ye yerleşmiştir. Bu iki ülkede Haşdi Şabi kuvvetleri var. Lübnan’daki Hizbullah daha eskidir. Yemen ve Aden Körfezi’ne Husîler üzerinden müdahil. Güneydoğu Arabistan’da Şia Arap unsuruyla nüfuz sahibi. Basra Körfezi elinde. Bir tek İskenderun Körfezi’nde yok. Onu da Zeytin Dalı ve devamı harekâtı yapmasaydık terör örgütü ve müstemlekeci dünya ile birlikte gerçekleştireceklerdi.

 

Türkiye, Kandil’i çembere aldığında sıkışan terör elebaşları İran’a sığınmaktalar. Açıkça ifade edelim ki Osmanlı Arap coğrafyası bugün -maalesef- Amerika ve İngiltere’nin yanı sıra İran’ın da vesâyetindedir. Bu İran, Türkistan’a ulaşacak Zengezur Geçidi’ne en az Ermenistan kadar soğuk, bir bakıma Bağdat Demiryolu demek olan Türkiye-Irak Kalkınma Yoluna da Türkiye’yi Basra Körfezi’nden uzak tutmak için muhaliftir.

 

Tahran, Gazze’nin bizim için Kıbrıs kadar önemli olduğunun farkındadır; diğerleri de farkında.

 

Türkiye, Akdeniz hâkimiyetinin Gazze-Trablusgarb-Kıbrıs-Anadolu sahillerine hâkimiyetle mümkün olduğu inancındadır.

 

Akdeniz, Mavi Vatan’ın diğer adıdır.

 

Gazze, düşerse Mavi Vatan tehlikeye düşer.

 

Onlar, aldatıcı tiyatrolar sergilerken biz, 2071 Cihan Devleti Kızılelma Hedefimizden şaşmayacağımız gibi Siyonist ideolojinin İsrail’in kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2048’de Nil’den Fırat’a Büyük İsrail’e varma emelini de sıkı takipten geri duramayız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Emin Karaaslan 16 Nisan 2024 14:51

Çok güzel ve mantıklı bir yorum olmuş. Ellerinize sağlık...