SAĞ CENAHIN İFLAH OLMAZ AŞAĞILIK KOMPLEKSİ!..

A -
A +

Bu ne menem bir hastalıktır ki devirler değişir. İktidarlar değişir. Kıyafetler değişir. Paranın yeri değişir. Fakat bir türlü şifa bulmaz. Bir dış seyahat dönüşü bir makamın basınla alâkalı görevlileri her kimlerse işte onlar, uçakta bir grubun gazetecilerine âdeta minnettarlıklarını ifade etmişler.

 

Diğerleri bundan gocunmuş, incinmiş.

 

Haklıdırlar.

 

Organizatörlerin, seyahatlerine katılan bütün misafirlerine teşekkür etmeleri bir nezaket kaidesidir. Ancak aynı konumdaki meslek erbabından bazılarına teşekkür etmemek veya onları geçiştirmek, buna mukabil bir diğer gruptakilere âdeta “ihsan ettiniz, lütfettiniz, bahşettiniz…” cinsinden yerden temennalarla selam vermek fevkalade ayıplanılacak bir davranıştır.

 

Evet, bu bir hastalıktır. Bu hastalığın ne zaman iyileşeceği de bilinmez. Kişilerde de şirketlerde de merkezî idarelerde de mahallî yönetimlerde de görüldü ve görülmekte. Bâzen korkularından bunu yaparlar. O anki tavırları aman şerrine lânettir!.. Aleyhlerine yazılma endişeleri vardır. Muhatabın merhametine sığınırlar. Diğerleri nasılsa "bizden"dir.

 

Bâzen kendilerine statü arayışlarından küçülürler. Öbür taraf da az riyakâr değildir. Bir bakarsınız dün ağız dolusu küfredenler, bugün iktidar olana yanaşmış ve yamanmışlardır. Düne kadar zıt cephelerde olanlar bir ânda yağlı-ballı kesilirler. Ondan sonra senin sağcın, muhafazakârın vs. kendini daha farklı göstermek için onlarla yan yana fotoğraf vermeyi bir genel kabul göstergesi sayar. Bu memlekette bir zamanlar bir devlet adamı eşi, bir travestiye yakın olmayı, onunla aynı mikrofona şarkı okumayı şeref telakki etmiştir. Aynı vahim hata tekrarlanırsa yazık olur.

 

Biz, tren istasyonu gibiyiz. Politika katarları, zaman içinde önümüzden dizi dizi geçip gitmekte. Bu istasyonda kimleri görmedik ki?

 

Diğer tarafı idare edelim derken bir bakıyor ki etrafı dalkavuklarla sarılmış. Dostsuz kaldığını fark edemiyor. Fark ettiğindeyse çoktan trenden düşmüş oluyor…

 

Sağda aşağılık kompleksi, solda riyakârlık var. Esasında her ikisi, her ikisinde mevcut. Daha açarsak sol, batıya; sağ, sola karşı kompleksler içinde. Onun için yaranma davranışları yaşanıyor. Sol, kullanma, kendine yontma ânı, saati, vakti gelince de süpürüp atma alışkanlığındadır.

 

Sağ kim, sol ne?

 

Bunlar Fransız İhtilalinin tasnifleri. Aslında insan ve onun huyları var. Burada “sağ” derken muhafazakâr vs; “sol” derken de  sosyalist değil; laiki, Batıcısı, Kemalisti ve diğerleri kastedilmektedir.

 

Liderlerde etraf çok çok çok mühim.

 

Çevre, insanı vezir de eder, rezil de.

 

Etrafı çevirenler kendi aşağılık komplekslerini liderin sırtından geçinerek tatmin yoluna giderler.

 

Hâlbuki:

 

Fikir nâmus ve haysiyetine sahip olanlar hariç, bu ülkenin solu da sağı da aslında aynı kumaşın parçalarıdır.

 

Deyim ne güzel söyler:

 

-Tut birini; vur öbürüne!

 

Neticede testi kırılır...akıl veren çok olur; faturayı lider öder.

 

     ***

 

İşbu yazımız, 9 Ocak 2006 yılında Türkiye gazetesine intişâr etmiştir. Günün mânâ ve önemine binâen bir daha okunsun istedik. Olur ki istifade eden olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
osman 5 Nisan 2024 12:00

eline sağlık hocam.çok anlamlı bir yazı.

cavit çetinkaya 4 Nisan 2024 17:55

yazınız çok güzel AbduRRahim abi. Teşekkür ederim. İstifade ettik.

Necati Akçakır 4 Nisan 2024 12:05

Çok Güzel Bir Tespit Aynen Katılıyoruz