Kelepçe

A -
A +
Bilgisayarımın ekranından hikmetli sözler kervanı geçiyor gün boyu. Kiminle konuşsam erdemli... Ekrana çıkan herkes insanlığın zirvesinden hitap ediyor topluma.
Kendini eleştirebilen, ne kadar kötü bir insan olduğunu söyleyen bir Allah'ın kulu yok etrafta. Kötüler, hep tanıdıklarımızın tanıdıkları oluyor her ne hikmetse.
Kusurumuz yüzümüze söylendiğinde depresyona giriyor, eleştiri okları bize değince zıvanadan çıkıyoruz.
Hep mükemmel insanı oynuyoruz. Rolümüzü unuttuğumuz satırlarda ümitsizce bir suflör arıyoruz çevremizde.
Bulmakta da pek zorlanmıyoruz. Bir kitapçının rafından, bir seminer salonundan ya da bir reklam panosundan "Sen mükemmelsin" diye fısıldıyorlar kulağımıza hemen.
Ve oyuna devam ediyoruz.
İş mülakatlarında "En zayıf yanınız nedir?" sorusuna, "Mükemmeliyetçi bir yapım var" diye cevap veriyoruz. Kendimizle ilgili en olumsuz cümlemiz bile, Türkçe'nin en olumlu kelimelerinden bir tanesiyle kuruluyor.
Sıfatlar hep olumlu, zaafların öznesi hep gizli...
Uçsuz bucaksız bir podyumda, en ideal halimizle hayata poz veriyoruz sürekli. Kameralara makyajsız yakalanmaktan korkan ünlüler gibiyiz.
Birkaç yüz gram hafiflemek için koşu bandından inmiyor, ara öğünlerde kepekli bisküvi yiyoruz. Ama iltifata doymak bilmeyen obez benliğimize bir egzersiz programı yapmak hiçbirimizin aklına gelmiyor.
Egomuz şiştikçe, maneviyatımız zafiyet geçiriyor. Ve kişiliğimiz her geçen gün daha da zayıflıyor.
Tıpkı mideye takılan kelepçeler gibi, ruhumuza takılan kelepçeyle düşünceye olan açlığımızı hissedemiyoruz.
Eylemlerimiz düşünceyi kuşatmış. Abur cubur kaynaklardan beslenen tıka basa dolu zihinlerimize varoluş düşüncesi bir an bile sızmasın diye her an bir şey yapmaya çalışıyoruz.
At biniyoruz, tenis oynuyoruz, partilere katılıyoruz.
Ama beynimizde narkoz etkisi oluşturan tüm boş zaman etkinlikleri ruhumuzda açılan boşlukları değil sadece zamanı dolduruyor.
Bir şeyleri kovaladığımızı zannediyoruz belki ama hep bir kaçış halindeyiz. Nefes nefese kaçıyoruz.
Bir gün nefesler tükenecek ve yakalanacağız. Biliyoruz.
Ama yine de oyuna devam ediyoruz...

27.10.2014


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.