Bas Tweet'i, kap parayı!

Sesli Dinle
A -
A +

Yolda rast geldiğim bir arkadaşımın ilkokula giden evladına klasik suali sordum: Büyüyünce ne iş yapacaksın?

 

Duyduğum cevap çok manidar idi: YouTuber olacağım...

 

Sosyal medya üzerinden para kazanma son zamanlarda çok ama çok revaçta. Özellikle konvansiyonel medya ile bağlarını kopartmış genç kuşak, hemen hemen vaktinin tamamını sosyal medya içerisinde geçiriyor. Hâl böyle olunca doğal olarak akıllarına en yatkın gelen meslek YouTuber olmak.

 

Eh… YouTube de artık bu konuda yalnız değil zira Twitter son zamanlarda yapılan paylaşım miktarına bağlı olarak ücret ödemeye başlayacağını duyurdu.

 

Ama durun bir dakika!

 

O kadar da kolay değil, birden fazla şartı sağlıyor olmanız şart.

 

Bunların içerisinde en iddialı olan şart, üç ay içerisinde 5 milyon etkileşim alma şartı.

 

Peki, bu 5 milyon etkileşim nereden gelecek, neleri ihtiva edecek gibi konular net olmakla birlikte, işin suyu da çıkacağa benziyor.

 

Platform faydalı içerikler yüklemek ve bunları yaymak açısından aslında değerli bir zemin oluşturuyor.

 

Mesela mavi tik satın almış biri iseniz artık uzun yazılar paylaşma şansınız var, dolayısıyla hayata, dünyaya, çevreye, ferde, dine, aileye dair birçok faydalı şeyler kaleme alıp fikrinizi yayabilirsiniz.

 

Hem kendi fikrinizi yaymanız açısından hem de iyiliği emredip kötülüğü nehyetme açısından büyük bir imkân.

 

İnsanların ufkunu açmak, tekrara düşmeyen konuları gündeme getirmek nasıl güzel olmaz ki?

 

Ama sistem maalesef böyle işlemiyor, paylaştığınız şey yeter ki tıklansın döngüsüne gelip saplanıyor.

 

 

 

Sen misin bu kapıyı açan?

 

 

 

Bizim hayatımıza aynen böyle girdi bu sosyal medya: Sen misin kapıyı açan diyerek.

 

Biri anasının yün yorganını aşağılayarak, bunu bir köylülük alameti olarak takdim ediyor, diğeri ise oklava ile hamur açmanın ne geri kalmış bir iş olduğunu anlatarak topa giriyor.

 

Ninesini ve dedesini bu soytarılıklara alet eden ile dolu sosyal medya.

 

Artık evlerin mahremiyeti sosyal medya çöplüğünden dışarı taşar oldu.

 

Durum böyle olunca iş zıvanadan çıktı.

 

Bir avukat bayanın geçtiğimiz günlerde sosyal medyada milyonlarca etkileşim alan paylaşımının konusu sizce neydi?

 

Evet yanılmadınız, ağza alınamayacak derecede ettiği galiz küfürler!..

 

Ettiği küfürleri duysanız yüzünüz kızarır ama bu şahsın zerre utanması yok, yeter ki saçma sapan konular üzerinden onun paylaşımı milyonlarca etkileşim alsın!..

 

Kendisine gazeteci diyen bir diğeri ise Ankara eski Belediye Başkanı Melih Gökçek ile alakalı öyle cümleler kuruyor ki insanın sadece yüzünün kızarmaması gerekir; mahkeme önünde hesap da vermesi gerekir.

 

"İddiaya göre..." diye başlayan cümleler ile bu kepazeliğin üzeri örtülebilir mi?

 

Anadolu’da sıklıkla kullanılan "Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete" sözünün beynime çivi gibi saplandığını hissediyorum.

 

Bu işin sonu hiç hayırlı bitmez şimdiden buraya not edelim.

 

Etrafta tanıdığımız bildiğimiz ne kadar insan varsa âdeta zıvanadan çıkmışçasına hakaret, istihza, iftira dolu paylaşımlar yaparak etkileşim alma derdine düşmüşler.

 

 

 

Klavye kullananlar fare kullananlara karşı!

 

 

 

Yıllar önce okuduğum bir makalede önümüzdeki yıllarda toplumların kategorize edilmesinde klavye ve fare kullananlar diye bir ayrımın olacağını yazıyordu.

 

Klavye kullananlardan kastedilen bir veriyi derleyen, toplayan, analiz ve sentez süreçlerinden geçirerek bir bulgu ortaya koyan ve bunu klavyesinden dünyaya salan toplumlar kastediliyor.

 

Siz bunu bir diğer yönüyle sosyal medya çöplüğünde insanımızın saatlerini geçirmesini sağlayacak içerikler üreten ve sonra bu içerikleri gençlerimizin dimağlarına boca eden ve şeytani planlarını üzerimizde uygulayanlar diye de algılayabilirsiniz.

 

Fareyi ya da ekran kaydırmak için parmağını kullanan toplumlar ise, birilerinin ürettiği akımlar ya da içeriklerde en değerli hazineleri olan zamanı ve gençliklerini tüketen toplumlar.

 

Bu grubu, kendileri bir değer üretmediği hâlde, birilerinin ürettiği zehirli yemlerle mankurt edilmiş toplumlar olarak da düşünebiliriz.

 

Olan biten bu kadar vahimken akıl eden bir toplum olmayacak mıyız?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.