Derine kazmak

A -
A +

'Beleş' hayatların kahramanları çoktur... Fetih türkülerini söylemek kolaydır... Lakin, fethe giden yolda yürümek zor... Üzerinde yaşadığımız yorgun kent İstanbul'un fethi ardından 559 yıl gelip geçmiş... Ama nasıl fethedilmiş? Kafalarda sadece gemilerin karadan geçişi ve denize indirilişi kalmış... Oysa, Osmanlı tam 124 yıl İstanbul'u fethetmek için gayret sarf etmiş... Bizler ise şairin dediği gibi; "Şimdi silik gölgelerin türküsünü söylüyoruz." Zaferlerin destanları suyla yazılmıyor... Beleş yaşanıyor... Artık; yolda ölmek için değil, ölmemek uğruna yol yürünüyor... Bu yüzden zaferler, çok uzaklarda kalıyor... * Onlar ki, yıllarca cenk meydanlarında kılıç sallamış... Zaferlerden beklentilerini sıfıra indirgemiş... Duadan başka bir dünyalığa talip olmamış... Ve canlarını, mallarını kaybetmişler... Ya bugün? Mal kazanarak 'mücadeleci' olduğunu ilan edenler bir kuruş kaybetmeye dahi tahammül etmiyor... * Yara derinde... Biz meseleleri derin kazmakla meşgulüz... Şairin 'Derine, hep derine kazıyoruz' dediği gibi... Derin kazdıkça, derinleştiriyoruz... Kendi kazdığımız kuyularda bir başa kalıyoruz... Oysa bu kadar derin kazmaya gerek yok... Bütün kazanılanlar toprağın üstünde kalacak, bize ise iki metrelik bir çukur kazılacak... Şair diyor ki; "Kazdıkça daha derinlere inmek, Kazdıkça senden biraz daha uzaklaşmak demek. Üzerimizde ağır bir yeryüzü Gökyüzünden uzakta, çok uzakta Derine, hep derine kazıyoruz" Sonuçta ne kadar kazarsak kazalım varacağımız yer belli... Şairin dediği gibi; "Çağ yendi bizi, yorgunuz" pişmanlığına düşmeden ve biz yorulmadan hakikati bulmalıyız... Çünkü, çağı yenmek her geçen gün biraz daha zorlaşıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.