Bağdat, Basra harap; Halep, Şam yanıyor!..

A -
A +
Bu ne felakettir, bu ne şeamettir! Sadece dün, Irak'ta öldürülen insan sayısı yetmişi buldu. Bağdat'ta tam beş tane bombalı araç patlatıldı. Basra'da, Ramadi'de, El Ambar'da aynı durum. Bu ülkede yıllardır her gün katledilen insan sayısı, ortalama 30-40 civarında. Bazı günler, özellikle Cuma günleri sayı yüzlere tırmanıyor... Dehşet verici bir bağnazlık içinde, insanlar resmen boğazlanıyor! 2003'teki ABD-İngiliz işgaliyle birlikte başlayan kaos ortamında, Irak'ta terör saldırıları sonucu ölen insan sayısı 120 bini geçmiş... Savaşta ölen yüz binler rakama dâhil değil.
Irak resmiyette bütün görünüyor, ama fiiliyatta çoktandır üç parçaya bölünmüş. Şii ağırlıklı merkezî hükümet, Sünni bölgelerde ve Kuzey'deki Özerk Kürt Bölgesinde otorite tesis etmek için baskıyı arttırdıkça, karşı tepkiler de artıyor. Özellikle Irak'ın Sünni kesiminde Maliki Hükümetine karşı çok büyük bir direniş var. Türk medyasında çok fazla yer almıyor, ama her gün Irak'taki Sünni Arap aşiretlerinden, Sünni din adamlarından toplu deklarasyonlar ve direniş çağrıları yapılıyor. Irak denilen ülke, tamamen tahrip olmuş durumda ve en az elli sene belini doğrultması mümkün değil. Görünen o ki, etnik ve mezhep temelli çatışmalarla bu talihsiz memleket daha uzun süre kan ağlayacak...
İşin kötü tarafı, ülkeyi bugünkü kaostan kurtaracak bir formül de bulunmuyor. Bilindiği üzere, Irak'ta halihazırda Şiilik bağından ötürü, İran'ın büyük siyasi nüfuzu söz konusu... ABD'nin buradaki siyasi baskı ve fiili kontrolü, düzen ve istikrarın kurulmasına ve korunmasına yetmiyor. Olan Irak halkına oluyor. Her taraf kan gölü. Bağdat ve Basra gibi, İslam tarihinin sembol şehirleri artık birer harabe...
Suriye'deki felaket de artık kontrolden çıkıyor. İki yılı aşkın zamandır, Baas rejimi, ağzında emzik bulunan çocuklar da dâhil, insanları tavuk gibi boğazlıyor. Resmî rakamlara göre ölü sayısı yüz bini buldu. Gayri resmî rakamlara göre çok daha yüksek. Binlerce kayıp var... Hapishanelerde işkenceye tabi tutulan insan sayısı da on binlerle ifade ediliyor. Ve Irak'taki hükümet gibi, Suriye rejiminin en büyük destekçisi de yine İran... Bu tablo, Orta Doğu Bölgesinde, Şii-Sünni ekseninde nasıl bir büyük felaketin kopabileceğini açıkça anlatıyor. Lakin dünya bütün bu olup bitenler karşısında sessiz ve ilgisiz. Küresel aktörler, kendi aralarında stratejik pazarlıklar yürütürken, Irak'ta ve Suriye'de insan kanı sel gibi akıyor. Suriye'de zalim Baas rejiminin iktidarda kaldığı her gün, ülkenin geleceği için daha büyük felaket demektir. Çünkü Suriye de Irak gibi bölünmeye gidiyor. Bu bölünme, elbette "parçala, böl ve yönet..." anlayışına uygun olarak, kimi bölgesel ve küresel güçlerin çok işine geliyor. Dökülen Müslüman kanı... Parçalanan topraklar İslam ülkelerine ait. Dolayısıyla kendileri için tehdit teşkil edecek büyüklükteki ülkelerin ufalmasına sevinmeyip de ne yapsınlar! Zaten yıllar yılı bu neticeyi elde etmek için uğraşmamışlar mıydı? İşte şimdi, bu manzarayı keyifle izleyebilirler. Bu durumda, Bağdat'taki Nuri El Maliki ile Şam'daki Beşar Esad'a da madalya taksınlar... Bağdat'ı, Basra'yı, Musul'u; Halep'i, Hama'yı, Humus'u, Şam'ı harabeye çevirdikleri için!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.