Dövizi kim ateşledi?

A -
A +

Gelecek haftadan itibaren yurt içi ağırlıklı bir gündem bizi bekliyor. FED kararı sonrası 25 Eylül Perşembe günü merkez bankası Para Politikası Kurulu toplantısı dikkatle izlenecek. Ekonomi yönetimi artık daha sık olarak 2014 büyüme hızının %4'ün altında oluşacağını dile getirmeye başladı. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın finans zirvesinde (Dünyada faizler düştü, Türkiye'de risk primi düştü ve faiz yüzde 10'a çekildi. Bu yüzde 10 faiz iyi zamanların faizidir. Kötü zamanlarda bu faizi indiririz. Çünkü biz kötü gün dostuyuz, iyi arkadaşız) demesi faiz lobisinin canını hayli sıktı, bankalar eliyle dövizi yükseltti. Hesap şu: Kurlar yukarıda kalırsa, maliyetler artar, enflasyon düşmez... Bu durumda merkez bankasının eli kolu bağlanır.
Tahvil cephesinde günlük işlem hacmi 700 ila 900 milyon lira arasında. Faizi yarım baz puan aşağı çekerseniz, kazançlarda günlük ortalama 4 milyon TL'lik kayıp olur. Haftada 20, ayda 80 milyon TL... Bunu 100 baz puana çıkarırsanız kayıplar ikiye katlanır. Faiz lobisi kim diyecek olursanız, bankalar, fonlar, parayla para kazanan kurumlar... Geçen sene 25 milyar lira net kâr elde eden bankaların günlük kazancı 68 milyon lirayı buluyor. Yani servetleri saatte 2.8 milyon TL artmış. Lobi her zaman tatlı kazancı gözler... Bunun için faiz ve döviz yüksek olmalıdır (bugün olduğu gibi). Ülkedeki büyüme hızının düşmesi onların umurunda bile değildir...
Türkiye'nin kredi notunun düşük olması için ellerinden geleni yaparlar. Medya yoluyla Türkiye hakkında olmayan riskleri yaygınlaştırırlar ... Dünyada faizler sıfır düzeyindeyken (Avrupa'da negatif) Türkiye'de gösterge tahvilde oranlar %9'un üzerinde... Faiz lobisinin yol haritasını ABD'deki ekonomik veriler, direkt olarak etkiler. Belirleyici kurum FED'dir. Bu sistem dünya siyasetine ve ekonomisini yönlendirmeye yetecek güce sahiptir. Bazen siyaset ekonomiyi, bazen de ekonomi siyaseti kullanarak birbirlerini besler. Sonuçta güçlerini muhafaza ederek dünyayı istedikleri gibi yönetirler. Büyük operasyonları birlikte uygulamaya koyarlar. Merkezden belirlenen senaryo uygulamaya konduğunda ekonomisi zayıf olan ülkelerde piyasalar şiddetli şekilde çalkalanır, reel ekonomilerde deprem yaşanır. Siyasi çalkantılar krize yol açar. 17 ve 25 Aralık'ta bu denemede bulundular ama başarılı olamadılar. Sonuçta müthiş kazanımlar elde ederler.
Bakın bir ülkede bankaların kârı yükseliyorsa, reel ekonomide sıkıntı var demektir. Şirketlerin kârları düşerken bankaların kârının artması demek şirketlerin bankalara "faiz lobisine" çalıştığının açık bir göstergesidir. Türkiye'de de maalesef durum böyle. İnanılmaz paraların kazanıldığı bu çarkı bugüne kadar kimse tersine çeviremedi!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.