İşte Sultanın iftar menüsü, Yahnili pilav ve şerbet

İşte Sultanın iftar menüsü, Yahnili pilav ve şerbet

RAMAZAN 2015 Haberleri

Padişahların iftar menüsü öyle abartıldığı gibi değildir. Sultan Murad, verdiği bir iftarda davetlilere sadece yahnili pilav ve şerbet ikram eder.

Her ramazan padişahların dillerden düşmeyen o binbir çeşit iftar sofraları anlatılır. Çorbalar bile en az dört çeşittir, envai çeşit tatlılar sofrada arz-ı endam eder. Kuzu kebaplar, külbastılar, yahniler... Velhasıl menünün bir türlü sonu gelmez... Gerçekte bu yazılanların pek bir dayanağı olmayıp abartıdan ibarettir. II. Sultan Murad'ın verdiği bir iftar yemeğinin menüsünde koyun eti ve pilav vardır. Yemekler dört kişiye bir büyük tabak olacak şekilde bakır kâselerde sunulmuştur. Sofrada ekmek ve içecek yoktur. nbsp;
Sultan Murad verdiği bir iftarda ise davetlilere sadece yahnili pilâv ve şerbet ikram eder.
Sultan Bayezid ve Yavuz Sultan Selim'in iftar sofrası da çeşit çok değildir. Bir keresinde Yavuz Sultan Selim önüne getirilen yemeklerden yalnız birini seçer ve doyuncaya kadar onunla yetinir.
Sultan Abdülhamid de verdiği iftar davetlerinde özellikle israftan kaçınılmasını ister, abartıyı sevmeyen padişahın davetlerindeki menü, çorba, ana yemek, tatlı ve iftariyeliklerden ibarettir. Normal zamanlarda da sade yemekleri tercih eden Sultan Abdülhamid'in en çok sevdiği yemek ise çılbırdır.
Fatih Sultan Mehmed de öyle ihtişamlı sofralarda oturmaz, yanında cariyeler falan da yoktur. 1469 tarihli bir belgeye göre sultan günde iki öğün yemek yer, birincisi ve en önemlisi sabah, ikincisi ise güneş batımındadır. Ne ilginçtir ki ikinci öğün, belli bir perhizin uygulandığı izlenimini verecek kadar sadedir: çorba, etli bir yemek, yoğurt ve genellikle çiğ yenen salata cinsinde otlardır. Daha ilginci ise ana yemek öyle günden güne değişmez. Padişah ayın ilk 15 günü her akşam şalgamlı ve yumurtalı kuzu ve geriye kalan 14 gün ise soğanlı tavuk kebabı yer. Sultan Mehmed'in en sevdiği yemek ise ıspanaktır.

SÜNNETE UYMAK İÇİN...

Eğirdir sultanı olan Dündar Beyoğlu İshak Bey, Anadolu'nun ileri gelen hükümdarlarından biridir. Babasının sağlığında Mısır'da bulunmuş, hacca gitmiştir, iyi huylu bir kimsedir.
Her gün ikindi namazlarına camiye gelir. Namazı kıldıktan sonra sırtını kıble duvarına dayar, yüksek bir kürsüden Fetih, Mülk ve Amme surelerini okuyan hafızları dinler. Bu hafızlar, Kur'ân-ı kerîmi öyle güzel tilavet ederlerdi ki, onları dinlerken kalpler coşar, vücutlar titrer, gözlerden yaşlar akar.
Meşhur seyyah İbn-i Battûta şöyle anlatır: "Ramazan ayını İshak Bey'in yanında geçirdik. Sultan, ramazan boyunca her akşam yere serili bir halı üzerine oturur, büyük bir yastığa yaslanırdı. Yanında Fakîh Muslihiddîn otururdu. Onun yakınında bir yerde de ben otururdum. Bizden sonra da devlet erkânı ve ileri gelen askerler otururlardı, iftarda yemekler getirilir, küçük tabaklara konmuş, üzerinde yağlı ve şekerli mercimek bulunan tiritle iftar edilirdi. Bunlar tiridi Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyesi ile bereketlenmek için öncelikle yerler ve 'Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, tiriti diğer yemeklerden üstün tutmuş olduğundan biz de ona uyarak yemeğe tiritle başlarız' derlerdi. Bundan sonra diğer yemekler gelirdi. Bütün ramazan gecelerinde böyle yapılırdı."

BU DA II. SELİM'İN MENÜSÜ
1573 yılı ramazanında kayıtlara geçen Sultan II. Selim'in iftar menüsü pek abartılı olmayıp, pilav, tavuk, bir sebze yemeği ve tatlıdan ibarettir. Sofrada içecek olarak da şerbet sunulmuştur.



UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...