Süleymaniye cevher minareli cami

Süleymaniye cevher minareli cami

RAMAZAN 2015 Haberleri

Mimar Sinan'ın kalfalık eseri Süleymâniye Camiinin minâreleri, İran Şahı'nın gönderdiği paha biçilmez mücevherlerle karılan harçtan inşa edilir.

Ayasofya kilisesinin açıldığı gün o muhteşem kubbenin altında duran İmparator Jüstinyen "Hazret-i Süleyman sana galebe çaldım!" diye haykırır. İmparator, bu kubbeden daha muhteşem bir kubbenin, gök kubbe altında bulunamayacağı inancı içindedir. Fakat Koca Sinan "kalfalık devremin eseri" dediği Süleymâniye Camii ile gök kubbe altındaki kubbelerin en muhteşemini kurup Ayasofya'yı gölgede bırakmayı kafasına koymuştur. nbsp;
Bu, öylesine bir cami olacaktır ki, Cihan Padişahı Kanûnî Sultan Süleymân'ı ulu adına lâyık, dünya durdukça olanca ihtişamı ile dimdik ayakta duracak bir şaheserdir. nbsp;
Temeli atıldığı gün, Kanûnî Sultan Süleymân atıyla inşaat yerine gelir; devlet ayânı, zamanın bilginleri, din adamları oradadır. Padişah yoksullara yardımlarda bulunur, kurbanlar kesilir, dağıtılır. Şeyhülislam Ebussuud Efendi temele ilk taşı koyar, Kur'an-ı kerîm okunur ve inşaat başlar. Sadece temel kazısı üç yıl sürer. Cami temelinin oturması ve sağlamlaşması için inşaat işine bir süre ara verilir. Bunun üzerine Sinan'ı çekemeyenler, "Ya Sinan bu camiyi bitiremeyecek, ya da hünkârın parası bu camiyi yaptırmaya yetmedi" şeklinde etrafta dedikodu yaymaya başlar.
Bu arada cami inşaatının durduğunu haber alan İran Şahı Tahmasb, acele olarak elçisiyle İstanbul'a bir mektupla bin kese mal ve bir kutu mücevher gönderir. Şah'ın övgülerle başlayan mektubu, ilerleyen satırlarda Kanûnî Sultan Süleymân'a âdeta hakarete varacak sözlere dönüşür: "İşittik ki, camii tamamlamaya kudretiniz kalmamış. Size, para ve mücevherat gönderiyoruz. Bu cevherleri satıp ve bu parayı harcayarak camii bitirmeye gayret ediniz ki, bu hayırlı işinizde bizim de hissemiz ola..."
Osmanlı İmparatorluğu'nu küçük düşürmek isteyen İran Şahı'nın alaylı üslubuna ve siyasi taktiğine çok sinirlenen Kanûnî Sultan Süleymân, öfkelenerek parayı, elçinin huzurunda İstanbul Yahudilerine dağıtır.
Padişah, kutu içindeki mücevherleri de, yine elçinin huzurunda Mimar Sinan'a vererek: "Bu kıymetli diye gönderilen taşlar, caminin taşları yanında kıymetsizdir. Şimdi altın ve mücevherleri cami inşaatına götürüp harcın içine döküp, iyice karıştır. O kadar iyi karıştır ki, hiçbir altın ve mücevher harç içinde görünmesin" der. nbsp;
İşte bu karışım, Süleymâniye Camii'nin üç şerefeli sol minarenin yapımında kullanılır, bu sebepten dolayı söz konusu minareye "Cevahir Minâresi" denir. nbsp;
Üsküdar'dan doğan güneşin ilk ışıkları ile Haliç üzerinden batan güneşin son ışıkları altında Süleymâniye Camii minarelerinin pırıl pırıl parlamasının bu taşlardan olduğu söylenir.
Tarih, 1556 yılı Eylül'ünü gösterdiğinde, şairlerin daha sonra ''Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır'' diye övecekleri İstanbul şehrine, erguvan renkli bir hediye arz-ı endâm ediyordur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...