Dokuz yüz bin talebesi olan zat

A -
A +

İslâm târihinde rüşd ve hidâyeti Muhammed Ma'sûm hazretlerininki kadar yaygın bir âlim ve mürşid görülmemiştir. Dokuz yüz bin kişi ona talebe olmuştur...

Dünkü makâlemizde kendisinden bir nebze bahsettiğimiz Muhammed Ma'sûm Fârûkî (rahimehullah), ilminin çoğunu babasının huzûrunda öğrendi. Hadîs ilminde babasından icâzet (diploma) aldı... On altı yaşında, bütün ilimlerin tahsîlini bitirdi. Sonra tamâmen tasavvufa yönelip, babasının feyzlerine, üstün makâmlara, büyük derecelere ve yüksek kemâlâta kavuştu.

Bu tahsîli sırasında İmâm-ı Rabbânî hazretleri bir mektûbunda şunları yazmıştır: "Bu günlerde oğlum Muhammed Ma'sûm, 'Şerh-i Mevâkıf'ı bitirdi. Bu arada Yunan felsefecilerinin kusûr ve hatâlarını iyi anladı. Faydası ve kârı çok oldu. Allahü teâlâya bu ihsânından dolayı hamd ve senâlar olsun."

Muhammed Ma'sûm (kuddise sirruh), babası İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin vefâtından sonra, vaaz ve irşâd makâmına geçip talebe yetiştirmeye başladı.

İslâm târihinde rüşd ve hidâyeti onunki kadar yaygın bir âlim ve mürşid görülmemiştir. Dokuz yüz bin kişi ona talebe olup huzûrunda tövbe etmiş, talebelerinden yüz kırk bini velîlik mertebelerine kavuşmuş, yedi bini de mürşid-i kâmil (tâm ve olgun bir âlim) olarak yetişip irşâd ile emrolunmuştur.

Başta kendi altı oğlu, yetiştirdiği büyük âlim ve velîlerdendir. Altı oğlu, kemâl mertebelerinin en yüksek derecelerine çıkmışlar ve yüksek babalarına mahsûs nisbetten pay almışlardır. Altısı da kutb-i zaman olmuşlardır.

En önde gelen talebelerinden biri de, torunu Şeyh Ebü'l-Kâsım'dır. Kardeşi Muhammed Saîd'in oğlu "Hazret-i Vahdet" ismiyle bilinen Abdülehad da, meşhûr talebelerinden olup çok sırlara ve yüksek derecelere mazhar olmuştur.

Hâce Muhammed Hanîf Kâbilî de (rahmetullahi aleyh), Muhammed Ma'sûm hazretlerinin oğullarından sonra gelen en meşhûr talebelerinden olup icâzet verilen halîfelerindendir. Bundan sonra, Hâce Muhammed Sıddîk Peşâverî (rahmetullahi aleyh) seçilmiş talebelerindendir. Bu on halîfesi, talebelerinin en seçkinleridir.

Bunlarla berâber yedi bin halîfesi vardı. Halîfelerinden Ahmed-i Yekdest (rahmetullahi aleyh), Hicâz'a gönderilmiş ve orada İstanbul'un Eshâb-ı kirâmdan sonra üç büyük evliyâsından biri olan Muhammed Emîn Tokâdî'yi (rahmetullahi aleyh) irşâd etmiştir.

Diğer bir halîfesi Murâd-ı Münzavî (rahmetullahi aleyh) de, İstanbul'da yıllarca feyz saçmış, sohbetleriyle İstanbul halkını aydınlatmıştır. Eyüp Nişancası'nda medfûndur.

Hindistan'daki Bâbürlü Devletine elli sene hükümdârlık yapmış olan Âlemgîr Şâh da, Muhammed Ma'sûm hazretlerinin halîfelerinden idi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.