Yüksekten düşmek zordur!..

A -
A +

Ahmet Mekkî Efendi, şaşılacak derecede tevâzû sâhibiydi.

Kendini setr ederdi.
Dünyâlıkla işi yoktu.
Mevkî makam düşünmezdi. Kendisine “İstanbul müftülüğü” teklîf edildi.
Ama kabul etmedi.
Israr ettiklerinde;
“Kadıköy müftülüğü bana yeter, yüksekten düşmek zordur” diye cevap vermişti.
Bizim gibileri adam yerine koyup evimize kadar gelir, bizimle yere oturur, yemek yerdi.
Bizlerle şakalaşırdı.
Bâzımıza lakap da vermişti.
Enver Ören âbimize;
“Zeyn-ül mecâlis” (meclisin ziyneti)
Hayâtî Çiftlik âbiye, Bilecikli olduğundan “Osmânlı torunu” derdi.
Müftülüğe gelip dînî suâl soranlara, bâzan hemen cevap verir, bâzan da;
“Yârın veya şu gün gel, cevabını al” derdi.
Sonra kitapları açar.
O meseleyi araştırır.
O kimse geldiğinde, o kitaba bakar ve cevap verirdi.
Bizlere bir şeyler öğretmek için âdeta çırpınırdı. Şunu üzülerek îtiraf edeyim ki, o mübârek zât bize bir şeyler öğretmek için peşimizde dolaştığı hâlde, çoğumuz bu fırsatı kaçırdık.
İstifâde edemedik.
Ama edenler de oldu.
Meselâ;
Fahreddin Tacer
Lütfü Uyan (abim)
Mehmet Yücel (merhum)
Bu abilerin, Mekkî Efendi hazretlerinden pek çok istifâdeleri oldu. Arabî ve Fârisîyi mükemmel şekilde öğrendiler...

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.