"Burada biri var, ölmek üzere!"

A -
A +
Bağdat’ta yetişen, kabr-i şerîfi de orada olan Ebû Saîd-i Harraz hazretleri, büyük tevekkül sâhibiydi... Her nîmeti, Rabbinden beklerdi sâdece.
Bir ara çölde yolculuk yapıyordu.
Açlıktan tükendi.
Yürüyemez oldu.
Tam o sırada ileriden bir kervanın geldiğini gördü.
Gayriihtiyârî sevindi buna. Zîra "Onlardan bir şey ister, yerim de yürümeye güç kazanırım" diye düşünmüştü. Ama böyle düşündüğüne pişmân oldu.
Ve çok üzüldü!
Kendinden utandı!
Başını önüne eğip;
“Ey nefsim! Kervanın gelmesine niçin seviniyorsun? Demek ki sen Rabbinden başka birilerine güveniyorsun... Ahdım olsun, onlardan bir şey istemeyeceğim. Çünkü Rabbim beni onlardan daha iyi biliyor” dedi.
Etrâfına bakındı.
Bir çukur gördü.
Acele içine girip gizlendi.
Etrâf zifirî karanlıktı...
Kervan gelip o bölgede konakladı. Ve hiç mümkün değilken kervandan biri gördü onu çukurun içinde.
Hayretine gitti!
Yolculara dönüp;
“Ey insanlar! Burada biri var, ölmek üzere. Koşun, bir şeyler yedirin de ölmesin zavallı” diye seslendi.
Etrâftan koştular.
Hâlini anladılar...
Onu çukurdan çıkarıp “nefis yiyecekler” sundular kendisine.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.