​Niyet hâlis olunca...

A -
A +
Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretleri bir dostunun evinde sohbet ediyordu...
Ve ordakilere;
“Şu anda bir kişi, Tirmiz'den yola çıktı... Maksadı, ‘kâmil bir rehber’ bulmaktır. O, bu yola hâlis niyetle çıktığı için yakında maksûduna kavuşur” buyurdu.
Birbirimize baktık.
Hiçbir şey anlamadık.
Sohbet devam ediyordu ki, kapı önünde bir “atlı” gelip, âniden durdu. Ve etrafa baktı.
Büyük velî ona;
“Aradığın buradadır, haydi in de gel!” diye seslendi.
O kişi indi atından.
Büyük velî sordu:
“Yolculuk ne tarafa?”
“Tirmiz'den geliyorum efendim. Dün hâlis niyetle yola çıktım. Gâyem, gerçek bir rehber bulmaktır.”
“Burada niçin durdun?”
“Ben de bilmiyorum.”
“Nasıl oldu, anlat.”
“Yola çıktım ve sonra serbest bıraktım atımın dizginini. At, başını günbatısına çevirip süratle Buhâra cânibine doğru koşturmaya başladı ve bu evin önüne gelince durdu, ben şaşkın şaşkın etrâfıma bakıyordum ki, ‘aradığın burdadır’ diye bir ses işittim ve sizi gördüm efendim” dedi.
Büyük velî ona;
“Niyetin hâlismiş ve hidâyetin buradaymış” buyurdu.
Şefkatle bir nazar etti.
Kalbinden “dünya sevgisi” çıktı.
Yerine “Allah sevgisi” girdi...
Aradığı "gerçek rehberi” bulmuştu ki, dünyada bundan büyük bir nîmet yoktur ve olamaz da...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.