Göz gözü görmüyordu!..

A -
A +
Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin talebesinden Mevlânâ Ârif şöyle anlatıyor:
Bir kış günü, hocamla birlikte bir yere gidiyorduk.
Hava pek soğuk değildi.
Biraz yol gidince birden sertleşti hava.
Sonra “kar fırtınası”na dönüştü.
Öyle ki;
Göz gözü görmüyordu.
Soğuk ve kar, kasıp
kavuruyordu her yeri.
Buna rağmen ayakkabı bile yoktu ayağımda.
Yalınayak yürüyordum.
Hocamın üzüldüğünü anladım!
Nitekim o anda durdu.
Ve şöyle bir baktı gökyüzüne.
Mânâlı bir bakıştı o.
O bakışla durdu tipi.
Kesildi fırtına.
Kar yağışı bitti.
Rüzgâr sona erdi.
Hava açıldı.
Günlük güneşlik oldu etrâf. Biz de zahmet çekmeden devam ettik yolumuza...
● ● ●
Bu zât, bir gün gençlere;
“İnsanların kaybettiğini bulmaya çalışın. Bunlar, sevgi ve samîmiyettir. Sertlikle bir yere varılmaz. İnsanlarla iyi geçinin. İhtilafa düşünce, ‘ben haksızım’ deyin” buyurdu.
Sordular ki:
“Hikmeti nedir efendim?”
Büyük velî;
“Çünkü Peygamberimiz, böyle yapana Cennette büyük bir köşk verileceğini müjdeliyor. Üstelik ‘kefîli de benim, köşkün anahtarını benden alsın’ buyuruyor” dedi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.