"Benim telkînimi de sen ver!"

A -
A +
Ahmet Mekkî Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri çok mütevâzı idi.
Bizim gibileri adam yerine koyar, evimize gelir, bizimle yerdi.
Bir gün evimize geldi.
Babası Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin vefâtını şöyle anlattı:
Babamın son günleriydi.
Yeğeni Fâruk Işık Bey’in evinde, yer yatağı sermiştik.
Misâfirler, kenardaki sandalyelerde otururdu.
Ama Hilmi Bey gelince, onu yatağının üstüne çekip oturtur ve kendisine; “Senin yerin hep burası” derdi.
Dikkat ederdim.
Elini sıktırırdı Ona.
Biraz gevşetseydi;
“Sık!..” derdi yine.
Öyle zannediyorum ki, o günlerde babam, kalbinde ne varsa, hepsini onun kalbine akıttı.
Vefât edince, o evden dâmâdı İbrâhîm Bey’in Keçiören’deki evine götürüp bahçede gaslettik.
Ve Bağlum’a götürdük.
Namâz kılındı.
Sonra kabre koydular.
Oranın imâmı bana;
“Haydi in de, babanın başındaki sargıyı aç, sünnettir” dedi.
Ben devamlı ağlıyordum.
“Ben inemem, Hilmi insin” dedim.
Sağ olsun kabre o indi.
Sonra toprakla örtüldü.
İmâm, bu defâ bana;
“Gel, babanın başında telkîn ver” dedi.
Ben yine imâma;
“Babam Hilmi’yi çok severdi, sesini iyi tanır, hoşune gider, telkîni o versin” dedim.
Telkîni de o verdi.
Şimdi de kendisine;
“Ölürsem, benim telkînimi de sen verirsin” diye vasiyet ettim.
O da kabul etti.
Siz de şâhit olun!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.