Sahrâda yapayalnız kalan genç!

A -
A +
Bir gün Hazret-i Mevlânâ’yı hanımı evde göremez.
O anda kapı vurulur.
Gelen, Hazret-i Mevlânâ'dır.
Hanımı, ayakkabılarını çevirirken kenarlarında Mekke’nin kumlarını görüp suâl eder:
“Efendi nereden geliyorsun?”
“Mekke'ye gitmiştim, bir dostumu ziyâret ettim. Oradan gelmiştir o kumlar da.”
Hanımı düşünür ki:
"Bu kısacık zamanda Hicaz'a nasıl gidilip gelinir?"
Mevlânâ bunu anlar ve;
“Velîler, ruh gibi bir anda uzak yerlere gidip gelirler" buyurur.
● ● ●
O devirde bir genç, hacca gitmek için bir kafileye katılır.
Bir sahrâda mola verirler.
Genç, dinlenirken uyuyakalır.
Uyandığında kafileyi göremez.
Issız sahrâda yapayalnız kalır.
O anda bir çadır görür ileride.
Merakla gidip bakar.
Biri, (helva) yapmaktadır.
Sorar ki: “Yalnız mısın?”
“Hayır, hocamız var, şimdi gelir.”
“Hocanız kim?”
“Hazret-i Mevlânâ.”
Az sonra Mevlânâ gelir.
O helvadan yer ve ona da yedirir.
O genç derdini anlatınca da;
“Gözlerini kapat aç” buyurur.
“Başüstüne” der.
Kapatıp açar gözlerini.
O anda bulur kafilesini.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.