Depremde nereye gidelim ne yapalım?

A -
A +
"Feridun Ağabey, İstanbul’daki deprem ile ilgili yapılan yorumlar, bilim adamlarının deprem beklentisi, hatta içişleri bakanlığımızın "bu konuda ciddi olarak hazırlık içerisindeyiz" sözleri bizleri daha da tedirgin eder hâle getirdi. Ne yapacağız? Kentsel dönüşüm anlamında Kumburgaz’da, Celaliye’de Avcılarda, Bağcılar’da, Esenyurt’ta Yenibosna’da kentsel dönüşüm adına geç mi kalındı? Bu hâlde ölümü mü bekleyeceğiz?” diyen değerli okuyucumuz Ahmet Günhan, depremle ilgili konuşmaları programları yazılanları vb. okuduğunuza göre şu gerçeği de öğrenmişsinizdir: “Deprem öldürmez bina öldürür!..” Öyleyse onu bunu beklemeye gerek olmadan içinde bulunduğun bina depremde güvenli değil ise bir an önce kendine güvenli bir bina bulmanın yolunu araştıracaksın. “Nereye gideyim, ne yapayım” demek şu an için doğru cevap gibi ama insan hayatında “canı” söz konusu olduğunda hiçbir şey vazgeçilmez değildir. Bu oturduğumuz binalar için geçerli… Bir de takdir denilen konuyu ben de hatırlatacağım ki evi sağlam olan insanlar için de deprem anında evinde olacağının garantisi var mı? Depreme nerede nasıl karşılaşacağımızı biliyor muyuz? Öyleyse ortaya toplam kalite dedikleri bütün bölgenin sağlamlaşmasının önemi çıkmaktadır. Bazı kolaycı eleştirmenler Japonya’yı örnek verip “oralarda binalar sağlam ve büyük şiddette depremlerde bile kimse ölmüyor” diyorlar ya, o zaman onlara 2011’de Japonya'da deprem sonrası meydana gelen tsunamide 18 binden fazla kişinin nasıl hayatını kaybettiğini sormak gerekiyor! Japonlar gerçekten çok tedbirler almış olmalarına rağmen bu afattan kurtulamamışlardı...
Diyeceğim o ki, elbette elimizden gelen tedbirleri bireysel, kurumsal ve devlet olarak alacağız almaya devam edeceğiz. Evlerimizi, çoluk çocuğumuzun barındığı binalarımızı güçlendirmeyi en öncelikli işimiz hâline getireceğiz. Ama bir o kadar da Allaha tevekkül edeceğiz...
 
 
Biraz ispiyon gibi olacak ama...
 
“Sayın Feridun Ağabey, on gündür ismi sizde olan bir serhat şehrindeyim. Sanki Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında imiş gibiyim. Burada birçok alanda kanun ve kurallar eyvallah da birçok insan canının istediği gibi keyfince davranıyor. Denetleyen de cezalandıran da pek yok. Trafik ışıkları birçok sürücü tarafından umursanmıyor bile. Hele kapalı mekânlarda sigara yasağı kimsenin umurunda değil. Kahvehane ve lokantalarda her masada sigara küllükleri var. Canı isteyen herkes istediği gibi fosur fosur sigarasını tüttürüyor. Bu durumu yetkili ilgili birimlere ilettiğimizde denetimleri çok sıkı yaptıklarını, bu suçu işleyenlere ceza uyguladıklarını ifade ediyorlar ama gördüklerim beni hayrete düşürdü!.. İstisnasız halka açık bütün kapalı alanlarda çok yaygın bir şekilde sigara içiliyor ve halkın sağlığı ile oynanıyor. Gözle görülenle, yetkililerin ifadeleri çok farklı. Gördüklerimize mi inanalım, yoksa duyduklarımıza mı? Şaşırdım kaldım...”
         Hayrettin Hatunoğlu
 
 
“Onu bir türlü unutamıyorum”
 
"Feridun Ağabey onu bir türlü unutamıyorum… Kimselere de söyleyemiyorum. O da söyleyemiyor… Ama birbirimizi çok sevdiğimiz için bu sevgi uğruna yanıp kavruluyoruz… İkimizin de durumuna bakınca bir araya gelmemiz imkânsız gibi. Engel çok... Çaresizim Feridun Ağabey, ne yapayım… Gönlüme söz geçiremiyorum… Bir kurtuluş yolu var mı?” diyen İstanbul’dan “Çaresiz” rumuzlu okuyucumuza… Öncelikle şunu bilmelisin ki “gönül ferman dinlemez” sözü elhak doğrudur… Bu konuda da kimse kimseyi “niye sevdin?” diye suçlayamaz… Burada sıkıntı, bu sevginin kontrol edilemediğinde yaşananlar sebebiyle ödenecek müeyyideler yani sonuçların olmasıdır… İnsanın bir duygu yönü vardır, bir de akıl ve mantık yönü vardır. Duygunun akla ağır bastığı durumlara “cehalet” durumu denir. Bu kelime bilgisizlik için de kullanılır ama asıl “duygunun ağır bastığı anlar” için söylenilir. “Çocuklar bir cahillik etmiş” veya yetişkin için bile “bir cahillik etmiş” denildiğinde cahillik edenin bilgisi olmadığı değil duygusuyla hareket ettiği anlatılmaktadır... Nereye geleceğim? Bu “çaresiziz” dediğiniz durumların tamamı duygu yoğunluğunuzun aklınızı ve mantığınızı örtme hâli olduğunu bilin. Eğer konuya biraz duygu değil de akıllıca bakarsanız yanlışlık var mı yok mu en iyi siz görürsünüz… Bu konuda da size, yine sadece siz kendiniz çözüm olabilirsiniz. Kimseye anlatmanıza gerek yok. Çünkü kimse sizin bu duygunuz için çözüm üretemez… Çözüm yine sizde… Ve başaracağınıza inanıyorum… (F. A.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.