Çantalar mı çok ağır, eğitim mi yanlış?

A -
A +
Aksaray ilinden yazan Emine Bilge Ünsal isimli değerli okuyucumuz diyor ki:
“Görünüşte çok basit bir mesele gibi ancak beni bu durum çok rahatsız ediyor. Gelecek nesiller, çocuklar ve gençler hakkında üzülüyorum. Uzun zamandır gözlüyorum. Ben Aksaray ilinde  yaşıyorum. İlköğretime devam eden (7-11 yaş aralığı) tüm öğrencilerin % 90 gibi anne veya babalarının okul çantalarını ve eklerini (melodika, resim dosyası, beslenme çantası vs.) taşıdığını görüyorum. Maalesef öğrencilerimize daha ilkokulda bu sorumluluğu, bir çanta taşıma sorumluluğunu vermezsek, onlar bu yaşta o sınıfa gidiyor iseler, çantalarını da  taşıyabilmeliler. 'Ağaç yaş iken eğilir' demiş atalarımız.
'Çok ağır, küçücük bedenlerine yazık' diyor veliler. O zaman sistemimizde mi bir yanlışlık var? Maalesef  yurt dışında böyle değil. Tüm çocuklar ya yürüyerek ya da bisikletleriyle çantalarını ve kendilerini okula götürüyor. Biz ise sarıp sarmalayıp ya servislerle ya kendi özel arıcımızla hazır paket gibi, bir açık hava, bir oksijen yüzüne çarpmadan uykulu vaziyette okula teslim ediyoruz. Bence çocuklarımızı bırakalım çantalarını kendileri taşısın, yorulsunlar bir şey olmaz. Lütfen bu sorumluluğu onlara bu yaşlarında verelim...”
Bazı psikologlar da çanta taşıma konusu kadar önemli bir başka konuya değiniyorlar. Günümüzde çocuklara evde olsun okulda olsun öz güven verilmiyor verilemiyor, böyle bir amaç güdülmüyor. Âdeta yasaklarla ve kurallarla çevrili bir koridordan ibaret olan eğitim süreci tamamlandığında çocuklar kendi başına bir müracaatta bulunmaktan aciz hâle geliyorlar.
 
 
İletişim bilginizi gönderebilir misiniz?
 
"Değerli Türkiye gazetesi çalışanları, yaklaşık 5 yıldır gazetenizin abonesiyim. Bizim Sayfada Ünal Bolat’ın 'Ben çaresini biliyorum' başlıklı yazısını okudum. Her zamanki gibi kıymetli bir konuydu. Fakat bu mesajı yazmama sebep olayda geçen Ömer Ağabeyin çocukken yaşadığı Behçet hastalığı ve annesinin ikramda bulunduğu bir Roman kadının bu hastalığa çare bulup onu iyileştirmesidir. Çok kıymetli bir tanıdığım da yıllardır bu hastalıktan muzdarip. Sizlerden ricam, bu hikâyenin göndereni Ramazan Günhan ile irtibata geçmemi sağlamanızdır. Eğer o, bu hastalığın çaresini biliyorsa yardım rica etmenizdir” diyen ama kendisi hakkında herhangi bir bilgi vermeyen değerli okuyucumuz, bize iletişim bilgilerinizi gönderebilirseniz Ramazan Günhan isimli okuyucumuza bilgilerinizi iletebiliriz.
 
 
“98B” bu ne çaresizliktir böyle?
 
 “Feridun Ağabey, ne zamandan beridir çektiğimiz bir sıkıntıya el atın ne olur. İstanbul’un ana arterlerinden metro ile metrobüs ile vs. Şirinevler ve Yenibosna Kuleli durağına gelen yolcular, akşam saatlerinde yorgunluğun üzerine bir de otobüs eziyetiyle mahvoluyorlar. Akşam saatlerinde yolcu yığılması olduğu gibi o saatlerde araç yetersizliği yaşanıyor. Bakırköy’den, Yenikapı’dan ve arada bir de Eminönü’nden Yenibosna’ya gelen otobüsler daha Şirinevler’de tıklım tıklım doluyor. Yolcuların yarısı yolda kalıyor. Yenibosna Kuleli’ye geldiğinde otobüsler transit yolcu almadan gitmek zorunda kalıyor. Bu arada çekilen eziyetlerden insan utanıyor. Hiç kontrol amirleri gelip akşam 18:00 ila 20:30 arasında buraları kontrol etti mi? Otobüse binenler üst üste perişan. Binemeyenler yollarda perişan, şoför çaresiz, herkes sinir küpü… Burası Hindistan mı Ağabey? İETT’den buna bir çözüm bulmasını istiyoruz. Bize göre hiç olmazsa o saatlerde on dakikada bir Şirinevler-Yıldırım Beyazıt Caddesi-Fatih Caddesi Şirinevler arasında bir ring hattı kurulmasıdır. Saygılarımla.”
         Mehmet Tunahan-İstanbul
 
  
Köylümüzü çiftçimizi, çobanımızı koruyalım
 
“Feridun Ağabey, hani köylüyü ve çiftçiyi korumaktan söz ediyoruz ya, ben devletin yerinde olsam inanın bugün için köylerde çobanlık yapanları, halı dokuyanları, süt sağanları, pekmez kaynatanları tespit eder onlara bu işleri yaptığı için birer maaş bağlardım. Çünkü bu insanlar kimseden yardım almadan bu işleri yürütürken çaresizlikten birer ikişer işlerini terk etmeye başladıklarında bir daha bu tür insanları yetiştirmek çok daha zor ve masraflı olacaktır. İnsanları köyde tutmanın, köye yönlendirmenin en kolay ve radikal yöntemlerinden biridir. Saygılarımla.”
           Gafur Özdemir-Konya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.