Gazete sayfalarına sığmayan heyecan

A -
A +
  Ayasofya Camii'nin 86 yıl sonra Müslümanların ibadetine açılması, büyük yankı ve heyecan oluşturdu. Milletimiz 'ilk cuma'yı âdeta bayram havasında eda etti. Ayasofya önünde kıyama durmanın şevk, huzur ve ayrıcalığını yaşamak isteyenler bir gün öncesinden alanda nöbete başladı. Neticede yüz binler meydanı doldurarak hem tarihî bir hatayı yeniden tashih etti hem de dünyaya karşı bir duruş sergiledi. Medyanın ilgisi müthişti. Gazeteler manşetleriyle tarihe not düştü. Yıllarca bu davanın bayraktarlığını yapmış bir gazete olarak biz de 18 sütuna manşet atmak suretiyle milletimizin hissiyatına tercüman olmaya çalıştık. Sevinç manşetlerimizi evlatlarımıza, torunlarımıza ve bizden sonra gelecek nesillere hatıra bıraktık. *** "Ayasofya müze yapılırken basındaki atmosfer nasıldı?" Bu sorunun cevabını bulmak için arşiv taraması yaptım. CHP'nin yayın organı Ulus'un da aralarında bulunduğu çoğu gazete için Ayasofya'nın müzeye çevrilmesi haber değeri bile taşımamış. Müzeye geçişi duyuranlar ise bırakın manşetten görmeyi yahut en küçük eleştiriyi, "Levhaların altından kıymetli Bizans mozaikleri çıktı" diyerek övgüler düzmüş. İster devrin şartları icabı korku deyin, ister şakşakçılık, isterse nemelazımcılık... Ayasofya o devirde saklanmış, gazete sütunlarına gömülmüş. Ama bu acı milletin kalbine gömülemedi. Güneş balçıkla sıvanamadı.     Ali Erbaş ne diyecekti?   Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya'daki ilk cuma hutbesinde aynen şu ifadeyi kullandı: "Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar. Dolayısıyla o günden bugüne Ayasofya, sadece ülkemizin değil, aynı zamanda ümmet-i Muhammed’in harim-i ismetidir (mukaddes ocağı)." Bunda bir hakaret, beddua ya da bir kişiyi hedef alma durumu var mı? Yok! Neymiş? Erbaş, "Mustafa Kemal'e beddua etmişmiş! Bu yüzden görevden alınmalı ve yargılanmalıymış." Erbaş, "Ayasofya'yı kapatana lanet olsun" mu dedi? Yooo... Sadece Ayasofya'nın açılmasındaki manevi sebebi izah etti; vakıf malına tasallut edenleri ve etmeye çalışanları yüksek perdeden uyardı. Peki ne yapacaktı, ne söyleyecekti Erbaş? - Allah razı olsun, iyi ki Ayasofya'yı Bizans eserlerini teşhir müzesi yaptınız, medresesini yıktınız, padişah türbelerine kilit vurdunuz, milletimizi muazzep ettiniz mi diyecekti? - İyi ki Amerikalı restoratör (bazı kaynaklara göre CIA elemanı) Thomas Whittemore'a izin verdiniz de mozaikleri ortaya çıkardı; Ayasofya'nın avlusunu hafriyat alanına çevirip talan etti mi diyecekti? - Bizans Enstitüsü'nün kurulmasına müsaade ve öncülük ettiniz diye sağ olun var olun mu diyecekti? - Allah, Resulullah levhalarını mabedin mimari güzelliğini örtüyor diye kaldırttıkları için minnet duygusunu mu dile getirecekti? - Sultanahmet Camii’nin kütüphane olmasına karar vermiştiniz, lütfettiniz ve uygulamadınız mı diyecekti?.. Ecdadın canı pahasına aldığı ve koruduğu, haç takılmasın diye cepheden cepheye koştuğu Ayasofya'da öyle ya da böyle bir hata işlenmişti, hata düzeltildi. Onun için bırakın çarpıtmayı, gocunmayı, milletin şevk ve heyecanını baltalamayı...     Utanç çetelesi   Sol kesim Serdar Ortaç'ın, sağ kesim Ertuğrul Özkök'ün günah çıkarmasına bayılıyor. Her röportajda Ortaç'a Ahmet Kaya'nın 1999'da linç edilmesi hadisesinde attığı çatal; Özkök'e de 28 Şubat döneminde attığı manşetler soruluyor. Serdar Ortaç geçen yine "O sahnede olmaktan, o grubun içinde o anı yaşamaktan pişmanım. Allah benim belamı versin o gün orada olduğum için. Binlerce kez özür diliyorum" dedi. Ertuğrul Özkök de defalarca "Hatalarımı alnımda bir utanç olarak kendi isteğimle taşıyorum" diye öz eleştiride bulundu. Hata olmaz değil. Beşer şaşar. Ama o hatalar toplumsal hafızaya kazınıyorsa döner dolaşır, yakanızı bırakmaz. "Ben dilediğimi yazar, dilediğimi linç ederim, mutlak doğru benim" diye düşünen kalemşorlara ibret vesikası gibi. Vaktinde Ortaç ve Özkök de yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyordu.     Ne demeli?...   Zekai Aksakallı... 15 Temmuz direnişinin simge isimlerindendi. Darbecilerin o gece köşe bucak yakalamak için kovaladığı komutandı. Ömer Halisdemir’e darbeci Semih Terzi’yi vurmasını söyleyerek kalkışmanın gidişatını değiştiren adamdı. Televizyonlara bağlanıp "Yüce milletimiz arkamızda. Eşkıyaya pabuç bırakmayacağız" diye haykıran askerdi. Geçen hafta kadrosuzluktan emekliliğe sevk edildi. İsmail Metin Temel... FETÖ’nün 'öldürülecekler' listesinde başta yer aldı. Terfisi üç yıl erkene çekilerek korgeneral iken İkinci Ordu Komutanı yapıldı. Suriye’deki Fırat Kalkanı ve Afrin harekâtlarını yönetti. Geçen hafta kadrosuzluktan emekliliğe sevk edildi. Selim Temurci... 15 Temmuz gecesi İstanbul’daki direnişi örgütledi. Darbecilere kafa tuttu. "Kale"yi teslim etmedi. Bir buçuk yıl sonra istifa etti/rildi. Şimdi muhalefet partisi genel başkan yardımcısı. Aydın Ünal... Yıllarca Cumhurbaşkanının konuşma metnini hazırladı. 15 Temmuz gecesi FETÖ’ye karşı Meclis’te muhalefet partisi temsilcilerini toplayıp zehir gibi bir bildiri yazdı... İlk genel seçimde liste dışı kaldı. Köşesine çekildi. Hadi ikisine 'siyasetin cilvesi' diyeceğim... İkisine ne demeli? Bilmiyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.