İlker Başbuğ'un olay ve konuları hatırlamaktaki problemi

A -
A +
İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer 7 Kasım 2013 tarihli "İlker Başbuğ o soruma cevap vermedi" başlıklı yazımla ilgili Genel Yayın Yönetmenimiz Nuh Albayrak'a bir açıklama göndermiş. Sanırım müvekkilinden mülhem, emir-komuta zincirinin gereğini yaptığını düşünmüş.
"Basın toplantısının çözümüne bakılır ise, sorulan soruya cevap verildiği açıkça görülür" diye yazmış.
İlkay Sezer basın toplantısının videosunu eğer dikkatlice dinleseydi, İlker Başbuğ'un soruları topluca aldığını ve ondan sonra cevaplara geçtiğini idrak edebilecekti. Başbuğ'un cevabî konuşmasında benim sorumla ilgili hiçbir bölüm yoktu.
Bir noktada hakkı var İlkay Sezer'in. O basın toplantısı yapıldığında Dağlıca Baskını değil, gerçekten de Lice-Genç yolu üzerinde 9 askeri şehit düşüren patlama meydana gelmişti. İlker Başbuğ'un sayın avukatı bu hatayı abartıp "Olay ve konuları hatırlamakta problemleri olduğu anlaşılan Uğur" diyerek ön alacağını düşünmüş.
Madem öyle, avukatının sözlerinden yola çıkarak İlker Başbuğ'un durumunu bir başka boyutta ele alalım.
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın son iki haftadır peş peşe yaptığı açıklamalara bakarak yapalım bunu. Yalman bu açıklamalarında "Bilmediğim darbeyi nasıl engelleyebilirim?" diye sorarak aslında 10 yıl sonra darbeyi ifşa etti ama iki kişiyi özellikle suçladı; biri Çetin Doğan, diğeri İlker Başbuğ.
Şimdi İlkay Sezer'i zaman yolculuğuna götürelim.
Çok değil, bundan 10 yıl önce, birtakım TSK mensupları "AK Parti hükümetini nasıl devirebiliriz?"in plânlarını çeşitli adlar takarak konuşmak üzere bir araya geliyorlar ve buna da "plân semineri" adı veriyorlardı. O seminerlerden biri OEYTS'di; yani Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo...
İlker Başbuğ Balyoz Tanığı olarak dinlendiğinde OEYTS'in 1. Ordu'da görüşülmesine vize verildiğini söylemişti. Oysa Aytaç Yalman OEYTS'den haberdar değildi. Yani İlker Başbuğ bu plân seminerini kendi komutanından; Aytaç Yalman'dan saklamıştı. Üstelik daha önce kendisinden az çok yasal zemini bulunan EMASYA planı için izin istemiş ve reddedilmişti.
Avukatının tanımlamasından yola çıkarak olayları hatırlamakta problemi olmadığını varsaydığımız İlker Başbuğ açısından son derece ilginç bir durum.
Aytaç Yalman'ın bu açıklamaları, birbirinden farklı pek çok kesim nezdinde "masumiyet sembolü" olabilmeyi başarabilen İlker Başbuğ'un en azından hukuki deyimle yalancı tanıklık yaptığına ilişkin büyük bir suçlama.
İlker Başbuğ'un Aytaç Yalman'ın suçlamasına cevabı olur mu merak ediyorum.
 
--------------------------------



 
Devletler de şirketler gibidir
Bir şirketle işim olacaksa, o şirketin ciddiyetini, güvenilirliğini önce santral memuresinden ve yönetici sekreterlerinden anlamaya başlarım. Onlar, şirketlerin halka dönük yüzüdür aslında. İtibar kazanımı daha o ilk basamaktan başlar.
O şirketin telefonları ancak uzun uğraşlardan sonra cevap veriyor ve karşıma çıkan görevli bezgin bir ifadeyle beni başından savıyorsa geçmiş olsun.
Eğer görüşeceğim üst düzey yetkilinin sekreterine ulaşabilmişsem ve özel olduğunu söylememe rağmen azarlar gibi "hangi konuda görüşmek istediniz" diye ısrar ediyorsa projemden yavaş yavaş vazgeçmem gerektiğini anlarım. Artık o üst düzey yetkiliye bağlansam bile vitaminim kaçmıştır ve başka arayışlara doğru çoktan yelken açmışımdır.
İyi de ben kimim? Diyelim ki o şirket için çok önemli olacak biriyim.
Aynı durum devlet bürokrasisi için de geçerli. Geçmiş gün, bir ara İş Kur İstanbul İl Müdürü olan arkadaşım Osman Kansak'ı ziyaret edeceğim. Randevulaştık ama adresi bilmediğim için nedense ona sormaya utandım, santralden öğrenirim diye telefon ettim kuruma. Karşıma çıkan görevli "veremem" dedi. Merak içinde "niye ki, sadece adres soruyorum" diyecek oldum. Cevabı dün gibi hatırımda:
"Biz 657'ye tabi memuruz, demeç ve bilgi veremeyiz"
Bürokratlar, belediye başkanları ve valiler için de aynısı geçerli. Onlar da devletin, iktidarın halka dönük yüzü. Yaptıkları hatalar, sonunda devlete, iktidarlara fatura edilir.
Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'un durumu bu. Kriz yönetmekteki başarısızlığının bedelini kendi değil, başkaları ödüyor şu anda.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.