Seçim öncesi yapılacak en iyi çalışma nasıl olmalı?

A -
A +
Seçim dönemine girildi. Belediyeler çalışmalarını halka en iyi şekilde anlatmayı hedefliyor.
Ancak yapılacak hiçbir çalışma halkı bezdirmemeli.
On binlerce insanla birlikte bizzat yaşadığım bir örnek var önümde.
Maslak'ta tam bir haftadır Harp Akademisinin karşısında bulunan askerî alanın sınırındaki kaldırım yapılmakta ve bu yüzden trafik günün her saatinde kilit vaziyette. O kaldırımdan kimsenin yürümesi mümkün değil, çünkü sağ tarafta sadece bir duvar var ve bitimi de TEM yoluna çıkıyor.
Geçen Perşembe öğleye doğru 10.30'da Hacıosman'dan girdim ve küçük oto sanayi sitesinin oraya varışım 30 dakikayı buldu. Toplam iki kilometrelik yol bu sonuçta.
Dediğim gibi, bu saatten sonra yapılacak en iyi çalışma, halkı rahatsız etmeyendir.
 


Bu susuzluk neyin işareti?
Zaman zaman "Bu susuzluk bir işaret mi acaba?" diye aklıma gelmiyor değil. Mukadderat. Çünkü bu halkın çekeceği varsa CHP'li birini görüyoruz başkan koltuğunda. Hatırlayın, Nurettin Sözen geldi o yıl susuzluk başladı.
Şaka bir yana, neydi o günler?
Hürriyet'te muhabirdim ve Nurettin Sözen'in tüm seçim çalışmalarını yanı başında takip etmiş, çabalarını, hedeflerini gözlemleme imkânı bulmuştum. Çok iyi niyetliydi hakikaten. Aslında İstanbul'un altyapısına en büyük yatırımları yapan belediye başkanlarından biri de odur. Nitekim Tayyip Erdoğan Başkan olduğunda metro çalışmalarının ilk etabının açılışına Sözen'i de davet ederek İstanbul adına vefa duygusunu göstermiş, hatta kurdeleyi birlikte kesmişti onunla.
Sözen'in en büyük hatalarından biri gecekondulaşmayı teşvik etmesiydi. En büyük talihsizliği de dediğim gibi başkanlığı süresince yıllarca yağmur yağmamasıydı. İstanbullular susuzluktan kıvranmıştı.
Gerçi Sayın Kadir Topbaş, İstanbul'un susuz kalmayacağının garantisini veriyor ama ben yine de var gücümle dua ediyorum "Yağdır Mevlâm su" diyerek. Kadir Topbaş'a İstanbul'un daha çok ihtiyacı var çünkü.


Sosyalizmin kurucusundan inanılması güç aşağılama
NE ÇEKTİ ŞU İRLANDALILAR!
Bir okurum, "İçimizdeki İrlandalılar" yazısı üzerine, sosyalizmin kurucularından Karl Marx'ın öncülü ve yakın arkadaşı Friedrich Engels'in 1845 yılında yazdığı "İngiltere'de Emekçi Sınıfın Durumu" adlı kitabından alıntılar göndermiş bana. Aynı zamanda bir fabrikatör de olan Engels, bu kitabında İrlandalıları öyle çok aşağılamış ki insan şaşırıyor. Aşağıdaki satırlar ona ait:
"Bir buharlı geminin güvertesine sığır gibi doluşarak İngiltere'ye göç eden bu İrlandalılar her yere sokulurlar. En kötü evler onlar için yeterince iyidir; giysilerini pek umursamazlar, yeter ki tek bir iplik parçası onları tutsun; ayakkabıyı bilmezler; gıdaları patates ve gene patatestir... Pislik ve sarhoşluk da kendileriyle birlikte getirdikleri şeyler arasındadır. İrlandalının ikinci doğası olan temizlik eksikliği, korkutucu ve ciddi biçimde tehlikeli hale gelmektedir. İrlandalı, kendi vatanında yapmaya alıştığı gibi, çöp ve pisliği burada da kapısının önüne bırakıverir. Pislik yığınları ve birikintiler öylesine yığılır ki, mahallelerin havasını zehirler..."
Devam ediyor aslında ama daha fazlasına dayanamadım. Halkların kardeşliği, eşitliği ve ırkçılık karşıtlığı kuramlarının temelini at, sonra da bunları yaz. Hayat ne garip.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.