Türkiye'nin hikâyesini Mustafa Yağlı'lar yazmakta bugün...

A -
A +
Oldum olası hoşlanmamışımdır "başarının sırları"nı yazan kitaplardan. O kitapların tek başarısı, yazarlarını milyoner yapması. İlk gençlik yıllarımda da rahmetli anne ve babamın "yeter ki iste, başaramayacağın şey yoktur" diskurları, zihnimde "istemek" kavramının içeriğini boşaltmıştı.
Gazetecilik mesleğine adım attıktan sonra tanık olduğum hayatlar, bana bu konuda bir hayli örnek sundu. Hâlâ da devam ediyor tanıklıklarım. Son olarak, geçen pazar günü ATV Avrupa'da hazırlayıp sunduğum Avrupa'da Gündem programında konuk ettiğim Çorumlu iş adamı Mustafa Yağlı'yı tanıdığımda, her ölümlü gibi ben de "yeter ki iste" diye başlayan anne-baba sözünün ne denli mühim olduğunu bir kez daha idrak ettim.
Hikâye 1972 yılında başlıyor. Mustafa Yağlı 13 yaşındayken Almanya'nın Köln şehrinde çalışan babasının yanına gidiyor. Meslek okulunun torna-tesviye bölümünü seçiyor. Okulu bitirdikten sonra, Köln'de, otomotiv sektörüne dişli üretimi yapan, 4 bin işçinin çalıştığı bir fabrikanın makine bölümünde stajyer işçi olarak çalışma hayatına giriyor.
Tam 20 yıl boyunca istikrarlı bir hayat sürdürüyor Mustafa Yağlı. Evleniyor, geliriyle ev, otomobil satın alıyor, bankada para biriktiriyor ama 1994 yılının Nisan ayında bir gün, o kötü haberle herkes gibi o da derinden sarsılıyor.
Fabrikanın makine bölümü kapanacaktır.
Makineler çoktan satışa çıkmıştır bile. Çeşitli ülkelerden alıcılar gelip bilgi almaktadırlar.
Mustafa Yağlı "makinelerin ruhunu biliyorum, nasıl çalışır, verimli ömrü ne kadar; her şeyi" diyor anlatırken. Potansiyel alıcılar gelip giderken, hani derler ya "bir ışık yandı" diye. Aynen öyle oluyor.
Mustafa Yağlı devam etsin anlatmaya:
"Neden bu makineleri ben alıp ülkeme götürmeyeyim diye düşündüm bir an. Birikimim vardı, kredi alır yapardım. Fikir kafamda iyice oturunca hemen gidip patronlarıma makineleri satın almak istediğimi ilettim."
Amacı makineleri memleketi Çorum'a taşıyıp orada bir fabrika kurmaktır.
"Hem bir çıkış yoluydu benim için, hem de millî duygularımın, memleket özleminin bir sonucuydu kararım."
Babasına bildirir kararını. Aldığı cevap şöyledir:
"Oğlum yanıma gel, seni alnından öpeceğim."
Kardeşi onu konuşturmaz bile:
"Ağabey, şu kadar birikimim var, ne istersen yap." 
Fabrikanın patronları ise "Seni 20 yıldır tanıyoruz. Çok dürüst bir insansın. Bu makineleri yüzde 30 daha ucuza sana vereceğiz" derler "Ürettiklerini bize de satacaksın" şartıyla.
Çorum'da organize sanayi sitesinden 30 bin metrekare arsa satın alarak işe başlar Mustafa Yağlı. Makineleri 12 TIR ile taşıtır. İki yıl boyunca çok sıkıntı çeker. Türkiye'de karşılaştığı bürokrasi ise kitap olacak cinsten. Anlatmakla bitmez.
Böylesine büyük bir mücadele. Başarısızlık sadece kendisinin değil tüm ailesinin iflası anlamına gelmektedir. Varlarını yoklarını ve âdeta tüm geleceklerini bu işe yatırmışlardır çünkü.
Şimdi durum nedir?
Kardeşi ve ortağı Necati Yağlı ile birlikte 10 bin metrekare kapalı alanda kurulu fabrikalarında tam 130 işçi çalıştırmaktadırlar. Otomotiv ve raylı taşımacılık sektörüne dişli, mil ve yedek parça, baraj ve termik santrallere yüksek ve orta gerilim enerji transfer parçaları, dişli ve güç aktarım sistemleri ile makine parçaları üretiyorlar. Üretimlerinin tümünü Almanya, Fransa, İsveç, İsviçre, İtalya, Meksika, Brezilya ve ABD'ye ihraç ediyorlar. Bu arada Almanya'dan yeni makineler de getirip eklemiş mevcut makinelere.
Mayıs ayında da Türk-Alman iş adamlarını Çorum'da bir araya getirecek ekonomik foruma ev sahipliği yapmaya hazırlanıyorlar.
Bir bilgi daha:
TÜİK verilerine göre Türkiye'de ihracatın yüzde 62.6'sını Mustafa Yağlı gibi cesur iş adamlarının başını çektiği KOBİ'ler yapıyor.
Onlarla, "büyük sermaye" diye taçlandırılan ve ne yazık ki ihracatla ülkesini kalkındırmak yerine kendini hükümet düşürmeye adayan Boğaziçi Aşireti arasındaki fark işte bu.
Türkiye'nin hikâyesini Mustafa Yağlı'lar yazmakta bugün. Geleceğini de onlar kuracak.
Yeter ki önlerindeki bürokrasi bariyerleri açılsın...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.