Hükümeti yakın takipteyiz...

A -
A +

Hükümet Soma faciası üzerine madencilikle ilgili sistemi baştan aşağıya değiştirmeye kararlı.
Madencilikte köklü değişiklikler getireceği belirtilen bir paket.
İlk önce ILO (Uluslararası Çalışma Teşkilatı)'nın 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi" imzalanarak bu sözleşmedeki tüm şartlara uyulacağı taahhüt edilecek ve uyum sağlanana dek tüm çalışmalar askıya alınacak.
Böylece tüm madenlere Yaşam Odası zorunlu tutulacak ve can güvenliği maksimum seviyeye çıkartılacak. Bu çerçevede, işletmelerin sorumlulukları artacak, madencilerin çalışma şartları en ileri seviyeye yükseltilecek.
Âlâ!
Maden Yasası ve İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, bu yasalara bağlı tüzük ve yönetmelikler de revize edilecekmiş.
Zaten sil baştan yenilenmesine gerek yok, mevzuat hayli yetkin.
Bu kararlılık önemli.
Daha başka değişiklikler de var yapılacaklar arasında.
Bakanlıklara denetim gelecek ve şeffaf soruşturma süreci başlatılacak.
Tazminatlar konusunda da ileri adımlar atılacağı kaydediliyor.
O halde bugünden itibaren geri sayım başladı.
Lafı hiç uzatmadan.
Takipçisi olacağız.
En başta biz.
Kimse Soma Holding'in sahibi Alp Gürkan'ın Masonik kankalarından, İstanbul sermayesi ve Doğan medyasından bu takibi beklemesin. Çünkü onlar unutturmaya çalışacaklar. Tersine Erdoğan bunları yapamasın diye başka çoraplar örme telaşına düşecekler.

Kılıçdaroğlu artık oldu, yabana atılamaz
Kalpten söylüyorum.
Yalan yok.
Çünkü başarısız olduğu seçimden bile, güçlü parti içi rakipleri olduğu halde "başarıyla" çıkmayı becerdi. Hem de olası rakiplerini elemine ederek. Eh biraz şansı da yaver gitti tabii.
Önce CHP medyasının, CHP için çalışan İstanbul sermayesinin teşvikleriyle parti bünyesine kattığı iki isimle başlayalım.
Mustafa Sarıgül İstanbul'un birkaç belediyesine yerleştirdiği adamlarıyla yetinmek zorunda kaldı. Öyle ya da böyle seçimi kaybetti. Aldığı oy da ürküttüğü kurbağaya değmedi. Artan 1.5 milyon seçmen, eriyen MHP oyları, cemaat desteğine rağmen Kılıçdaroğlu'nun yüzde 37 oyuna ancak yüzde 3 ekleyebildi.
Koca bir fiyasko.
Mansur Yavaş beklentileri belli ölçüde karşıladı ama sonuçta kaybetti. MHP'li geçmişinin olması, konjonktürel olarak MHP'den oy alması ve CHP'nin Ankara belediye meclisindeki oyunun sadece yüzde 32'de kalması ise CHP genel başkanlığı heveslerini ortadan kaldırdı.
Kılıçdaroğlu bu iki ismi komplekssizce, hiç mızıkçılık yapmadan parti bünyesine katarak, üstelik her platformda da desteğini vererek iyi bir politikacı olduğunu ispat etti. Güçsüzlüğünü sakladı. CHP'nin seçimden başarısız çıkması ise böylece kendi suçu olmaktan çıktı. Ve Kemal Bey bunun farkındalığıyla CHP'nin seçimlerden "başarısız olarak çıktığını" ilân etti. Bu sözümona itiraf, esasında "işte çok umut bağladığınız adaylar, sonuçlar onların başarısızlığıdır" diye de okunabilir ve bu anlama gelebilirdi örtülü biçimde.
Ve Metin Feyzioğlu...
CHP'nin gelecekteki genel başkan adayı olarak gösterilen Feyzioğlu'nun Danıştay'daki o talihsiz siyasi konuşması ve Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından fırçalanması Kemal Beyin elini rahatlattı.
Kılıçdaroğlu'nun buradaki atraksiyonuna bayıldım.
Danıştay'da olan biteni önce büyük bir keyifle izledi. Yüzündeki ifade görülmeye değerdi. Ardından Faruk Loğoğlu'nu muhtemelen görevlendirdi ve televizyonlarda Metin Feyzioğlu'nu hayli sert sözlerle eleştiren bir açıklama yaptırttı ama kendisi sertlik dozu düşük bir ses tonuyla "Metin Feyzioğlu benim rakibimdir" mesajını vermemek adına Başbakan'ı eleştirdi.
Geçmiş olsun.
Artık bu üç isim de Kılıçdaroğlu'nun rakibi değil.
Kısacası şunu söyleyebilirim ki Kemal Bey gerçekten olmuş.
Soma faciasında da hayli sorumlu bir tutum izlediğini buradan teslim etmek gerek.
Doğrusu grup toplantısında ölen madenci isimlerinin tek tek okunması, ayakta dinlenmesi göz yaşartıcıydı. Takdir ettim.
Kemal Beyin halkla bütünleşmek için yapacağı tek şey kaldı. İstanbul sermayesi ve dış dinamiklerle bağını kesmek. O da çok zor tabii.
Ne demişler, gerçekçi ol, imkânsızı iste...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.