İÇ SAVAŞ MI İSTERSİN, DIŞ SAVAŞ MI?

A -
A +
Türkiye Cumhuriyeti son 12 yılda epey biriktirdi. Millî gelirini üçe, ihracatını sekize katladı. Enflasyonunu tek haneye indirdi. Küresel sermayenin ilgi odağı hâline geldi. Doymuş pazarların gözünde 76 milyonluk inanılmaz bir tüketici kitleye sahip. Bölgedeki istikrarsızlıktan sonra sermayenin istikrar adası oldu.
Eh, sen bir de tut "Dünyanın ilk on ülkesi arasına gireceğim" de.
Adam soruyor "E peki o zaman biz nereye gireceğiz?" diye.
Üstelik bir de bir kritik eşiği atlamak için Çözüm Sürecini tamamlamaya çalışırsan sana "Dur yolcu" derler.
Yeni bir güç merkezi olarak klasik güç dengesini bozamazsın.
Üstelik söz de dinlemiyorsun.
7 Şubat 2012 darbe girişimi, Gezi derken 17-25 Aralık da yapıldı ama tutmadı. Son kozu bekletiyorlardı, vakti geldi ve işaret fişeği atıldı.
Cemaat abisi olduğu söylenen Süleyman Hamit Müftügil adlı kişinin ses kaydından söz etmiştik önceki yazımızda. O ses kaydında bahsi geçen Kürt konferansına katılan Selahattin Demirtaş'ın, tam da orada ifade edildiği gibi, bugünü bekleyenlerce uyandırıldığına ve  "sokağa inin" çağrısına şahit olduk milletçe.
Türkiye'yi etnik temelli iç çatışmalar çıkarmakla tehdit ediyorlar.
Herkes biliyor, bu iç savaş provasının asıl sorumlusu basın toplantısında boncuk boncuk terleyen o zavallı piyon değil.
İç savaşı tetikleyenler ikinci bir seçenek sunuyorlar:
"Dış savaş... Kobani'den gir, Musul'dan çık. Biz istediğimizde de oradan ayrıl."
Çünkü hem Türkiye'yi yeniden yağmalayıp sıfırlayacaklar hem de kızgın patatesi tutuşturdukları Türkiye sayesinde Ortadoğu'yu yeniden dizayn edip petrolü paylaştıracaklar.
Geçmişte İran ve Irak'ta biriken petrodolarları iki ülkeyi savaştırıp yağmaladıkları gibi.  
Ha IŞİD mi? Bizim sorunumuz değil. Tampon bölgene karşıyız. Rusya ve İran'ın tepkilerine karışmayız. Ekonomik riskin hiiç umurumuzda değil. Sana uluslararası meşruiyet de vaat edemeyiz.
Anlayacağınız kırk katır mı kırk satır mı?
Kabul etmiyoruz. Sınır ötemiz için Türkiye'yi ateşe atmak isteyenleri çıldırtan bir strateji izleniyor. İşte bu nedenle Kobane birdenbire bizim iç sorunumuz hâline getirildi.
Ve işte günlerdir yaşanan acı olayların nedeni bu.
O hâlde Türkiye ne yapacak?
1-Hukuk kuralları çerçevesinde bu işin üstesinden gelineceği yolunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan Başbakan Ahmet Davutoğlu'na dek yapılan açıklamalar doğru bir yönteme işaret ediyor.
2-Ama sorunun çözümünde tek aset de Abdullah Öcalan olmamalı.
3-Çözüm Sürecinin derinleştirilmesinde sokağa çağrı yapanları açıkta bırakacak bir siyasal ve sosyal zemini hazırlamak için en hızlı hareket tarzı benimsenmeli.
4-PKK dışındaki tüm Kürt kitlesel tabanı barış için aktif olmaya çağrılmalı ve bu hayata geçirilmeli.
5-Seçim öncesi cemaatin oyunu meydanlarda nasıl deşifre edildiyse aynı şey yine yapılmalı ve iç savaş çıkarmak isteyenlerin amaçları sergilenmeli.
Türkiye halkı bunu anlayacaktır çünkü zihinsel kodları 80 öncesi iç savaşla, 40 yıldır devam eden PKK kanlı hesaplaşmasının sonuçlarıyla yüklü.

SOKMA AKLIN ENCAMI: Bİ GİRİP ÇIKALIM...

Kılıçdaroğlu "Sırf Kobane için tezkere hazırlayalım sonra da girip çıkalım" diyor.
Kemal beyimiz ne düşünecek, "girip de çıkmamak var" diye.
Kobane'ye sahip çıkar görünerek mesajını versin yeter. Seçime yatırım yapıyor aklınca.
Evet anlaşılıyor ki CHP'nin bir siyaseti yok.
Kobani için tezkere kabul edildi ve biz de girip çıktık diyelim. Peki IŞİD yandaki sınır kasabasına saldırır ve ele geçirirse ne olacak? Bu sefer oraya da "girip çıkmak için" ayrı bir tezkere daha mı hazırlayacak Meclis?
"Bir arkadaşa bakmak için girmiştim de" mi diyeceğiz her seferinde?
Ya IŞİD savaşı senin ülkene sıçratır birkaç yeri bombalatırsa, insanlar hayatlarını kaybederlerse?
O hâlde mevcut tezkere, kuşatıcı ve büyük bir alana yayıldığı için daha işlevsel olmuyor mu? Onu neden reddettin?
Yarınla ilgili hiçbir şey söylemeyen bir parti CHP. Yaptığı tek şey iktidarın düne dair yaptığı yanlışları ve eksikliklerini kullanabilmek. Ama o da dünde kaldığı için bir işe yaramıyor.
CHP için zaman çoktan geçti. Hatta uzun süredir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.