Kandil'in yağı biterken

A -
A +
Aynı anda ABD, İsrail, İran ve Suriye'nin maşası olmayı başarabilen Kandil'in, İmralı'yı da by pass ederek piyonu Selahattin Demirtaş marifetiyle gerçekleştirdiği vandalizmin ve katliamın sebebi, bu ülkelerin "tezkereye verdikleri cevap"tır.
İran ve Suriye "Girersen başına neler gelir, gör" demekte, ABD ve İsrail ise "Girmezsen başına ne çoraplar örebilirim anla" şeklinde "diplomatik bir zarafetle" uyarıda bulunmaktadır. Onlar da Müslüman, Müslüman'ı kırsın, ellerimizi ovuşturalım derdinde. Bu arada yıpranan ve çökmüş bir Türkiye'nin yokluğunda Ortadoğu'yu yeniden dizayn edecekler.
Hep söylüyorum, "masa altı diplomasisi" denilen şey, işte bu.
Haini bol ülkelerde bu çok kolay. Maşallah bizde kaynıyor! Böylece masanın üstünde gülen maskelerle görüşürken, masanın altından bacaklarınızı tekmelerler, neye uğradığınızı şaşırırsınız.
İstihbarat teşkilatlarının amacı masa üstü diplomatlarının elini güçlendirmektir.
Bakın Almanya bile cirit atıyor ülkede. Diyarbakır'da 5 Alman "gazeteci"nin PKK'lı vandallara talimat yağdırırken gözaltına alınması ne ifade ediyor dersiniz?
Senin istihbaratın güçlüyse karşılığını muhatap ülkelerde çaktırmadan verir. Onlar da Hanya'yı Konya'yı anlar. Ancak 80 yıldır iğdiş edilen millî istihbaratımız daha kendini yeni toparlıyor. Neden Hakan Fidan'a, göreve gelir gelmez karşı oldukları, başlarına geleceklerini iyi bilmelerinden kaynaklanıyor.
Bu konuda eğer kendi silahlarınız yoksa işiniz zor. Yakın tarih bize günümüze dair çok ilginç ipuçları veriyor. Özellikle ABD, İsrail ve İran'ın neler yapabileceğine dair ipuçları.
80'li yılların başına dönelim; Lübnan...
Müslüman, Hıristiyan, Dürzi ve diğer etnik ya da siyasi grupların savaşı, hakimiyet alanlarını genişletmek için acımasızca birbirlerine saldırması nedeniyle giderek eski zenginliğini yitiren, feri sönen bir ülke.
İsrail, merkezini Beyrut'a taşıyan Filistin Kurtuluş Örgütü'nün kökünü kurutmak için Lübnan'a saldırmış, desteklediği Hıristiyan falanjistler iki kampta yaşayan yüzlerce masum Filistinliyi hunharca katletmiş, dünya bu olayla uzun süre çalkalanmıştı. Yaşanan "kaosu önlemek için"  ABD öncülüğünde bir "Barış Ordusu" oluşturulmuştu. Yaklaşık 2000 Amerikan deniz piyadesi, 2000 Fransız paraşüt komandosu, 2000 İtalyan piyadesi ve 115 İngiliz telsizci "barışı korumak"la görevlendirilmişti.
Ancak plân boşa çıktı. İsrail'in işgal harekâtı, ABD'nin işe karışması "her türlü terör örgütü"ne eşi bulunmaz bir zemin hazırlamıştı. Bu arada devrim ihracatçısı İran, Lübnan'a "Devrim Muhafızları"nı göndermiş ve bu sayede bir Şii milis gücü oluşturulmuştu. Bu milis güç, daha sonra Hizbullah adını alacaktı. Hizbullah'ın en acımasız birimlerinden biri de "İslami Cihad" grubuydu.
Ve eylemler peş peşe patlak verdi.
İntihar saldırıları, ölen yüzlerce ABD ve Lübnan vatandaşı, kaçırılan onlarca Amerikan vatandaşı derken Kuveyt'te ABD elçiliğinin üç katlı ek hizmet binasının havaya uçurularak yerle bir edilmesi. Yine onlarca ölü.
Son eylemi üstlenen örgütün merkezi Tahran'daydı ve Dava adlı radikal bir gruba mensuptu.
Kuveyt 17 saldırganı tutuklatarak mahkeme önüne çıkardı. Üç kişi idam edildi, diğerleri ömür boyu hapis aldı.
İslami Cihad artık "17 Dava Adamı"nı kurtarmaya odaklanmıştı. Kaçırmalar sürdü. Kuveyt Emiri Şeyh Cabir ise Amerika'nın baskısıyla  rehinelere karşılık mahkûmların serbest bırakılması fikrini bir türlü kabul etmiyordu. Bu yüzden, Amerika yeni bir plân için harekete geçti; İran'a silah satılacak, bunun karşılığında rehineler serbest bırakılacaktı. Öneriyi getiren de İsrail Başbakanı Şimon Peres'ten başkası değildi. 
Uzun hikâye...
İran'a bir sürü füze ve mühimmat satıldı ama fayda etmedi. Çünkü İran bunlarla kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu. İki rehine serbest bırakılıyor, ardından üç kişi daha kaçırılıyordu.
Sonunda ABD ve ortağı İsrail'in bu oyunu İran-Contra skandalıyla patladı ve ülkede büyük bir çalkantıya neden oldu. ABD istihbaratı geri çekildi.
Sonuç.
Kandil'i bu örgütlerden birinin yerine koyunca fonksiyonunu daha iyi anlıyoruz. Ama artık iyice açığa çıktı ve yağı bitiyor.
Açığa çıkanlar ise kullanılıp atılan türdendir.
Demirtaş da dahil.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.