AYDINIZ DEDİLER, ENSEMİZDE BOZA PİŞİRDİLER

A -
A +

14 Aralık operasyonunun ardından "Demokrasiye Darbe" diye başlık atıp, altına döşendikleri metni imzalayanları gördünüz. Cemaatçi ya da cemaatin etki alanına girmiş gazeteci-yazar taifesi dışında tanıdık pek çok isim var.

Siz de tanıyorsunuz onları. En yaygın aydın tipi. Toplumsal-Siyasal eserleri yerel düzeyi aşamamış olanların tamamı.

Burada yıllardır yaşadığımızın çarpıcı bir özeti var. Sorunları anlama gücünden yoksun olanların, ülkenin gerçeklerinden kopuk, sosyal medya ağlarının çarklarında kendilerini kaybederek bir kültür sefaletinin içinde boğulmayı ve karikatüre dönüşmeyi tercih etmesinin sonucu. Aksini yapabilselerdi yeni fikirlerin doğuşuna katkı sağlamış olacaklar, ülkenin entelektüel topoğrafyasını dönüştürebilecek tartışmaların fitilini ateşleyebileceklerdi.
Yazık ki gerçeğin kendi bildiklerinden farklı bir mecrada geliştiğini anlayamadılar.

Evet, aydın olmanın "iktidara muhalif olmak"la eşdeğer görülüp açıkça deklare edildiği bir ülkede yaşıyoruz. Sığlık buradan neşet ediyor. Çünkü yine biliyoruz ki düşünce kurgularındaki rejimlerin işbaşında olduğu ülkelerde iktidarın yanında duran aydınlar onlar için hiç problem olmadı. Bu nedenle yüzlerce aydın ve yazar "sosyalist ütopyanın cisimleştiği" Sovyet faşizminin geleceğine kurban edildiklerinde seslerini çıkarmadılar. Yüzleri hiç kızarmadı.

Böyle bir Marksist tornadan geçmiş olanlar, demokratik rejimi devirip iktidarı ele geçiremediği sürece muhalif kalmayı, onu totaliter olarak suçlamayı yeğledi. Darbeci oldu, proletarya diktatörlüğünü savundu, tüm komünist baskı rejimlerini akladı, iyi kötü giden demokrasiye "cici demokrasi" adını taktı ve yıkmak için askerlerle ahlaksız ilişkiler kurmayı içine sindirdi. Ama adları hep "aydın" kaldı. Son 10 yılda nihayet demokrasiyle gerçekten tanışmış olduklarına ve ülkenin gerçekleriyle tanıştıklarına inanmaya başlamıştık. Ama görüyorsunuz, geldikleri yer, başladıkları yerin aynısı.

Tabii her yenilgilerinin ardından da hırpalandılar, öldürüldüler, işkence gördüler ve mağdur edildiler. Zihinsel miyopluğa yakalanmalarının önkoşulları da böyle hazırlandı. Bunun sonucunda da pireyi deve yapma alışkanlığı gelişti. İktidar mercilerine karşı küfürlü saldırıları da meşru gördüler. Bu düzeysizlikle iktidarları sarsacaklarını sandılar. Yenilmişlik travmasına şizofrenileri de eklendi.

Oysa her dilin kendine özgü bir suskunluğu vardır.

Bu suskunluktaki bilgeliği anlayabilecek bir kapasite yoksa yapılan ilkel bir çığırtkanlıktan öteye geçemiyor.

3. KÖPRÜ YOLU MÜTEAHHİTLERİ VE İBB, İMDAT!

Birkaç gündür havalar iyi gidiyordu da kurtulduk.

Yağmur başladı ve yine çile bülbülüm çile.

Aylık gelirimizin önemli bir kısmını araba temizliğine ayırma çilesi.

Ne olduğunu söyleyeyim hemen.

 

Malum Yavuz Sultan Selim Köprüsünün bağlantı yolları var ve devam ediyor inşaat çalışmaları. Bölge olarak da ikametin artık hayli yoğunlaştığı Kilyos, Uskumruköy, Zekeriyaköy, Demirciköy, Gümüşdere ve Kısırkaya köylerini etkiliyor.

Artık her evin önünde çamur banyosu yapmış arabalar park ediyor. İnsanlar çaresiz şekilde her gün memnuniyetten sürekli sırıtarak gezen oto yıkamacılarının kapısını çalıyor.
Çünkü yol inşaatında çalışan kamyonlar ormanlık ve dağlık araziye giriyor, hafriyatı yüklenip tekerlekleri çamur içinde yollara çıkıyor ve o güzelim asfalt çamur deryasına dönüyor. Ya belediye ya da müteahhitler bilemiyorum, buna kendilerince bir "çözüm" bulmuşlar; su tankerlerine yolları sulatıyorlar. Fotoğraftaki gibi. Bunu kuruyan yola da yapıyorlar bazen işin kötüsü. Sonuçta araçlar yaklaşık 4-5 kilometrelik yol boyunca çamurdan heykele dönüyor. Şehre bu halde girmemek için haliyle bir yıkamacıya gidiliyor. Nereden baksan 20 lira. İki günde bir yıkat, cumartesi pazarı sayma, ayda en az 200-250 lira.
 

Oysa kamyonların yola çıkışından önceki noktalara su havuzları konulabilir. Önce kaba temizleme havuzundan geçer kamyon, sonra ince temizleme havuzundan. Bu arada bir görevli de elinde tazyikli su hortumunu tekerleklere tutarak lastikleri temizler. Ana yola kadar da çakıl döşenir ve mesele büyük ölçüde halledilmiş olur.

Binlerce kişiyi mağdur eden bu uygulamaya geçilmesi için acil çağrıdır bu.

Araba yıkama parası vermekten illallah dedik.

İmdat!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.