Şortlu kıza mı üzülelim yoksa müezzine mi?

A -
A +

Olay İstanbul Maslak’ta bir belediye otobüsünde yaşandı.

Hemşirelik yapan bir genç kız, şortlu olduğunu bahane eden bir magandanın tekmeli saldırısına uğradı. Gözaltına alınırken pis pis sırıtan meczubu hâkim serbest bıraktı. Tepkiler üzerine karara itiraz edildi ve saldırgan “halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek” suçlamasıyla tutuklandı. Saldırganın genç kıza şort giydiği için tekme attığını söylemesi, yaşam biçimine yönelik hassasiyeti iyice artırdı. Hükümeti hedefe koymak isteyenlerin ise iştahı kabardı. Oysa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı anında devreye girerek avukatları aracılığıyla zanlınınserbest bırakılmasına itiraz etmiş, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ "Torba Yasa"da değişiklik yaparak kadın ve çocuklara yönelik saldırılarda ceza artırıcı hükümler getirilmesini kararlaştırmıştı.
 
DARBE GECESİ İZMİR NARLIDERE
 
Şimdi iki ay öncesine; darbe gecesine dönelim.
İnsanlar, tankların ve otomatik silahların ateşi altında can verirken, Cumhurbaşkanı öldürülmek üzere saldırıya uğrar ve FETÖ’cü hainlerin ele geçirdiği jetler Meclis’i, MİT’i ve Akıncılar üssünü bombalayıp; sivilleri, özel harekâtçı polisleri katlederken yaşadığımız o korkunç geceye.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in ferasetiyle tüm camilerde salalar okunmaya başlanmıştı. Ülke elden gidiyordu. Halk tankların önüne kendilerini atıp vatan için canlarını ortaya koyarken İzmir Narlıdere’de, Yalvaç camisinde sala okunmasından rahatsız olanlar vardı ve camiyi basmışlardı:
https://www.youtube.com/watch?v=4F5G88R5gMk
 
HADİ AYAKLANIN DA GÖRELİM
 
Görüntülerde önce genç bir kadın elinde taşla camiden içeriye giriyor,Müezzin Mehmet Kuzgun’a iki kez vuruyor. Hemen ardından gelen bir erkek tartaklamayı sürdürüyordu. Elinde taş olan kadın hızını alamayıp caminin camlarını kırıyordu.
Mehmet Kuzgun, onlara daha sonra verdiği röportajdan öğrendiğimize göre sala okunmasının Diyanet’in emri olduğunu, o sırada ülkede çok vahim bir darbe girişimi yaşandığını ve Yunan işgali sırasında da salalar verildiğini söylemeye çalışıyor ama nafile.
Erkek ve iki kadın çılgına dönmüş vaziyette Mehmet Kuzgun’u dışarıya çıkarıp galiz küfürlerle “Hadi ayaklanın da görelim” diye bağırarak dövmeye devam ediyorlardı. Aşağıdaki link de dışarıdaki o dayak faslının görüntüsü.
https://www.youtube.com/watch?v=5HOoDVJ_0OY
Gözaltına alındıklarında onlardan erkek olanın CHP'li Urla Belediye Meclisi Üyesi Lütfü Özbey’in oğlu Hasan Özbey olduğunu öğrendik. Yanındaki iki kadın da muhtemelen eşi ve kız kardeşi olabilirdi.
Aynı gece, yine İzmir’in Torbalı ilçesinde, aralarında kadınların da bulunduğu 19 kişi Pancar semti Merkez Camii'nin imam ve müezzinine saldırdılar. Daha sonra camiyi kilitlediler. Görüntülerden tespit edilen 19 saldırgandan 8’i tutuklandı, 4’ü hakkında da yakalama kararı çıktı.
 
TÜM SALDIRGANLAR SERBEST
 
Yukarıda anlattığım iki olayın saldırganları da dün görülen duruşmalarında serbest bırakıldılar.
Şortlu genç kız için saldırganın en ağır cezaya çarptırılmasını isteyenler, müezzin döven taşlı kız için duruşmalara girip destek verdiler. CHP milletvekilleri Nurettin Demir ile Musa Çam gibi.
Şimdi her iki karara da kendi cephesinden bakarak rahatsız olan kesimlerin tartışmasına tanık oluyoruz.
Hangi olayda adaletin terazisi şaşmıştı?
Soğukkanlı olalım. Ağır bir süreçten geçiyoruz. Yargıya doluşmuş FETÖ’cü hâkim ve savcılar yüzünden tetikteyiz. Dolayısıyla da hassasız.
Adalete ters takla attıran hâkimler bu kararlarıyla toplumdaki kutuplaşmanın değirmenine su taşıdıklarını bilmiyorlar mı?
 
KAMİKAZELİK Mİ YOKSA HUKUKSUZLUK MU?
 
Hele son iki günün kararına bakınca insan “Ne oluyor?” diye sormadan edemiyor.
İlk örnek bir taciz davasının kararı. Silivri Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi, 12 yaşındaki bir çocuğu defalarca taciz eden 73 yaşındaki sanığı serbest bıraktı. Gerekçesi ise Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği “15 yaşın altındaki çocuklara her türlü cinsel davranışın istismar sayılacağı” hükmüydü ve yasa koyucunun ülkenin yoğun ve acil sorunları nedeniyle bunun yerine konulacak düzenlemeyi ne zaman yapacağının bilinmemesiydi.
Demek ülkemizin yoğun ve acil sorunları…
Tuhaf değil mi?
Diğer kamikaze de Hatay’dan:
Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi, MİT'in şifrelerini kıran ByLock aplikasyonunu kullandığı belirlenen bir FETÖ şüphelisiyle ilgili iddianameyi aşağıdaki gerekçeyle reddetmiş:
“FETÖ’nün terör örgütü olması için BM Güvenlik Konseyi ve Bakanlar Kurulu kararı gereklidir.”
Başüstüne, emriniz olur.
Kısacası “Neden tetikte ve diken üzerinde durmalıyız” meselesini hiç hafife almamalıyız.
Tabii huzurumuzu ve neşemizi bozmadan.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.